Bursa'da bir simitçi olarak ticaret yapan Ahmet Berksun'un hikayesi, şehrin sokaklarında dolaşanlar arasında oldukça ilgi çekici bir konu haline geldi. Zira emekli olmasına rağmen, gündelik rutinine devam eden Berksun'un tercihi oldukça sıradışı: takım elbiseyle simit satışı yapmak.

Bir Kılık Değil, Bir Duruş: Kravatlı Simitçi Ahmet Berksun'un Öyküsü

Ahmet Berksun, Bursa'da uzun yıllar kamuda çalıştıktan sonra emekli olmuş bir isim. Ancak emekli olması, onun çalışma azmini veya tutkusunu köreltmemiş gibi görünüyor. Kamudaki görevinden ayrıldıktan sonra, belki de alışık olmadığı bir şekilde iş hayatına geri dönüş yapmış durumda; ancak bu seferki iş kıyafetiyle oldukça dikkat çekici.

Stil Sahibi Simit Satıcısı: Ahmet Berksun'un Simgesi Olarak Kravat

Berksun, gün boyunca Bursa'nın tarihi bölgelerinde dolaşarak, koluna taktığı sepetteki simitleri takım elbisesiyle birlikte satıyor. Bu durum, şehir sakinleri arasında şaşkınlık ve merak uyandırıyor. Çünkü genellikle sokak satıcılarının giyim tarzıyla alakalı belirli bir beklenti vardır ve bu beklenti genellikle rahat ve günlük kıyafetlerdir. Dolayısıyla Berksun'un takım elbise tercihi, alışılmışın dışında bir görüntü oluşturuyor.

Görenler arasında, Berksun'u sivil istihbarat görevlisi veya sokak timi olarak yanlışlıkla tanıyanlar da var. Bu durum, Berksun'un giyim tarzının güvenlik güçlerine benzerlik göstermesinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak aslında Berksun'un amacı sadece simit satmak ve bu simitlerin lezzetini insanlara ulaştırmak.

Berksun'un tercihi, belki de birçok kişi için sıradışı görünebilir; ancak aslında herkesin hayatında bir şekilde tutkuyla bağlı olduğu şeylere dönmek istemesi kadar doğal bir durum olabilir. Berksun'un takım elbiseyle simit satması, belki de onun için bir nevi eski günlerdeki çalışma disiplinini hatırlatıyor olabilir.

Başkan Bozbey'den talimat: "Çiftçinin ürünü tarlada kalmayacak" Başkan Bozbey'den talimat: "Çiftçinin ürünü tarlada kalmayacak"

Bursa'nın tarihi ve kültürel dokusunu simit satarken yaşayan bir simitçi hikayesiyle renklendiren Ahmet Berksun'un öyküsü, sıradanlıktan öte bir anlam taşıyor. 65 yaşındaki Berksun, gençlik yıllarında öğrenciyken simitçilik yapmış, ancak emeklilik sonrası tekrar bu işe dönme kararı almış. Ancak o sadece bir simitçi değil, aynı zamanda "Kravatlı Simitçi" olarak tanınıyor. Bu unvanı, hem giyim tarzıyla hem de kişiliğiyle kazanmış.

Kamudan emekli olduktan sonra da simit satmaya karar veren Berksun, memurluk günlerinde giydiği takım elbiseyi emeklilikte de üzerinden çıkarmıyor. Bu detay, onun sadece bir iş yapmadığını, aynı zamanda bir duruş sergilediğini gösteriyor. Berksun, dış görünüşüne özen göstermenin ve diksiyonuna dikkat etmenin, müşterilere güven verdiğini düşünüyor. Bu özenli tutum, sadece müşterilerin gözünde değil, aynı zamanda çarşı esnafının da takdirini kazanıyor.

Berksun'un hikayesi, sadece bir simit satıcısının hikayesi değil, aynı zamanda bir toplumun nezaket ve özveri değerlerini yansıtıyor. Onun "Kravatlı Simitçi" olarak tanınması, Bursa'nın tarihi dokusunda küçük ama önemli bir iz bırakıyor. Müşterileriyle olan ilişkisi sadece ticari bir ilişki değil, aynı zamanda saygı ve sevgi üzerine kurulu bir ilişki. Bu da Berksun'un kendisini "bu ilin amiri gibi" hissetmesine neden oluyor.

Simitçilik mesleğini sadece bir gelir kaynağı olarak görmeyen Berksun, bu işi bir sanat gibi algılıyor. Sahneye çıkan bir sanatçı gibi hazırlanıyor ve halkın karşısına beyefendi bir şekilde çıkmak istiyor. Onun için simit satmak sadece bir iş değil, aynı zamanda bir görev ve bir sorumluluk. Bu tutum, sadece müşterilerine değil, aynı zamanda çevresine örnek olmayı da amaçlıyor.

Ahmet Berksun'un hikayesi, sıradan bir işin nasıl özveri ve tutkuyla yapılması gerektiğini gösteriyor. Onun "Kravatlı Simitçi" olarak tanınması, Bursa'nın sokaklarında dolaşırken bir simit almanın ötesinde, bir kültür ve bir mirasla buluşmak anlamına geliyor.

Editör: Kadir Kurtay