Bursa'da, 5 yıl boyunca çocuk sahibi olamayan Gülsüm (36) ve Birol Bahadır (34) çifti, 4 yıl önce dünyaya gelen oğulları Mert’i, ateşlendiği için götürdükleri hastaneden evlerine dönerken, hafif ticari araçlarına bir otomobilin çarpması sonucu geçirdikleri kazada kaybetti.

2015 yılında evlenen Gülsüm ve Birol Bahadır çifti, 5 yıl boyunca çocuk sahibi olamadı. İlaç tedavisinden sonra 4 yıl önce Mert adını verdikleri oğulları dünyaya geldi. Birol Bahadır plastik fabrikasında çalışırken, eşi Gülsüm Bahadır ev hanımıdır. Ancak 11 Nisan'da Mert ateşlenince, çift onu Nilüfer ilçesindeki bir özel tıp merkezine götürdü.

Oğullarının tedavisinin ardından saat 00.30'da evlerine dönmek üzere tıp merkezinden çıkan çift, Birol Bahadır'ın kullandığı hafif ticari araçlarıyla Belde Sokak'ta ilerlerken, ana yolda hızla seyreden Hüseyin Başaran (28) yönetimindeki bir otomobil yanlarından çarptı.

CAMDAN FIRLAYARAK DİĞER ARACIN ALTINDA KALDI

Çarpmanın etkisiyle araçta sıkışan Birol ve Gülsüm Bahadır ağır yaralandı. Arka koltuktaki Mert ise çocuk koltuğunda otururken camdan fırlayarak Hüseyin Başaran'ın otomobilinin altında kaldı.

İhbar üzerine bölgeye polis, itfaiye ve sağlık ekipleri yönlendirildi. Sağlık ekipleri, Mert Bahadır'ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Ağır yaralanan anne ve babası, sıkıştıkları araçtan itfaiye ekipleri tarafından çıkarılarak hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı.

ÇOCUKLARININ CENAZESİNE KATILAMADILAR

Kazadan bir gün sonra Mert Bahadır toprağa verilirken, iç kanama geçiren ve vücutlarında çeşitli yerlerde kırıklar olan Bahadır çifti, oğullarının cenazesine katılamadı. 16 gün yoğun bakımda kalan ve 15 gün önce taburcu olan çift, evde yatarak tedavilerine devam ediyor.

‘OĞLUMUN ÖLÜMÜNÜ PSİKOLOG EŞLİĞİNDE ÖĞRENDİM'

Kazadan günler sonra oğullarının öldüğünü öğrendiğini belirten Gülsüm Bahadır, yaşadıklarını şu şekilde ifade etti:

"İlk başlarda şok içindeydik. Oğlumun ölüm haberini ancak bir psikolog eşliğinde öğrenebildim. Acımız tarif edilemez derecede büyük. Oğlumuzu tedavi etmek için hastaneye gitmiştik, ama korkunç bir kaza yaşadık. Bu adam, hızla gelip aracımıza çarptı. Oğlumuzu kurtarmak istedik ancak sonuç ölümdü. Kendimde kırıklarla doluyum; kol, kaburga ve bacaklarım zarar gördü. Evde uzun süre istirahat etmem gerekecek. Oğlumu kaybettim, artık geri gelmeyecek. Umarım bu adam, yaptıklarının bedelini öder. O hızla mahalleye girmenin cezasını çeker."

"OĞLUMUN HEP YOĞUN BAKIMDA OLDUĞUNU ZANNEDİYORDUM"

Kazadan bir hafta sonra, yoğun bakımda olan oğlunun ölüm haberini ziyaretine gelen bir arkadaşından öğrendiğini belirten Birol Bahadır,

"Oğlumun öldüğünü öğrenince hastanede duramadım. Bir arkadaşım yanımıza ziyarete geldi ve durumu bana söyledi. Oğlumun hala yoğun bakımda olduğunu sanıyordum. Bu kişinin en ağır cezayı almasını istiyorum"

dedi.

BAŞKAN ŞADİ ÖZDEMİR'DEN TAKSİCİ ESNAFINA ZİYARET BAŞKAN ŞADİ ÖZDEMİR'DEN TAKSİCİ ESNAFINA ZİYARET

Kaza anını anlatan Birol Bahadır, tutuklu sürücü Hüseyin Başaran'ın aracıyla hızla ilerlediğini ve frene basmadığını belirtti. Kaza sonrası araçta sıkıştıklarını ve vücutlarında ezilmeler olduğunu ifade etti. Bahadır,

"Sol kalçamda platin var ve kalçamızda kırıklar olduğu için 2 ay boyunca yataktan kalkamayacağız. Doktorlar, eski hayatımıza dönememe ihtimalimiz olduğunu söyledi. Adaletin yerini bulmasını umuyoruz"

dedi.

"ÇOCUKLARIM HALA YATAĞA MAHKUM YAŞIYOR"

Torunlarını, anne ve babaları olmadan toprağa vermek zorunda kaldıklarını ve yaşadıkları acının tarifinin mümkün olmadığını dile getiren babaanne Fatma Bahadır,

"Gece yarısı, gelinimin telefonundan aradılar ve kaza haberiyle yıkıldım. Çocuklarımı perişan halde gördüm. Gülsüm ve Birol, 5 sene çocuk sahibi olamadı. Evlendikten 5 sene sonra çocukları oldu. Onu da toprağa verdik. Bu kişiden sonuna kadar davacıyım. Çocuklarım hala yatağa mahkum"

dedi.

‘BU YAŞANAN KAZA DEĞİL CİNAYET’

Ailenin avukatı Tuncay Özdemir, kazadan sonra tutuklanan otomobil sürücüsünün sokak arasında 150 kilometre hızla ilerlediğini ve güvenlik kamerası görüntülerinde bunun belirgin olduğunu ifade etti. Özdemir, olayı bir kaza değil cinayet olarak nitelendirdi.

“Hüseyin Başaran, kanunlar göz önüne alındığında, ‘bilinçli taksir’ veya ‘olası kast’ ile yargılanmalıdır. Müvekkillerimde alkol veya madde tespit edilmedi. Karşı tarafta alkol tespit edilmediği belirtilse de, hastane kayıtlarına ulaşamadık. Kazanın olduğu yer bir ana yol olarak kabul edilse de, aslında sokak olarak geçer. Bu nedenle, orada seyir halinde olan bir kişinin 30 km/s hızla gitmesi gerekirken, bize göre 150 km/s hızla gelmesi nedeniyle bu kaza meydana geldi. Bu, bizim açımızdan bir cinayettir ancak takdir mahkemeye aittir. Karşı taraf tutuklu ve dava sürecimiz devam ediyor”

şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi