
Günlük hayatta çoğu kişi, meyveyi soyarak tüketmeyi daha hijyenik veya daha pratik buluyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, meyvenin asıl besin yükünün kabuğunda yoğunlaştığını ortaya koydu.
Özellikle elma kabuğunda bulunan polifenoller ve lif, vücudun antioksidan kapasitesini ciddi ölçüde artırıyor. Dünya genelinde beslenme uzmanları, elma kabuğunun düzenli tüketilmesinin sindirim, bağışıklık ve metabolizma üzerinde güçlü bir koruyucu etki yarattığını belirtiyor.
Beslenme bilimi uzmanları, elmanın kabuğunun et kısmına göre çok daha yüksek yoğunlukta kuersetin, klorojenik asit ve floridzin gibi antioksidanlar içerdiğini bildiriyor.
Bu bileşenler; hücre hasarını azaltma, serbest radikalleri nötralize etme ve inflamasyonu düşürme açısından et ürünlerinin sunduğu protein temelli faydalardan çok daha yüksek antioksidan kapasiteye sahip.
Araştırmalarda elma kabuğundaki polifenol miktarının, meyvenin iç kısmına göre 4 ila 7 kat fazla olduğu; antioksidan etkinliğinin ise bazı hayvansal protein kaynaklarına kıyasla 100 kat daha güçlü koruyucu etki gösterebildiği ifade ediliyor.
Elma kabuğu, çözünür ve çözünmez lif bakımından meyvenin büyük bölümünü oluşturuyor. Bu doğal lifler, bağırsak florasının dengelenmesine, sindirim sisteminin düzenlenmesine ve uzun süre tokluk hissinin korunmasına yardımcı oluyor.
Uzmanlar, elma kabuğunu düzenli tüketen kişilerde sindirim düzeninin daha sağlıklı ilerlediğini ve metabolik denge açısından olumlu etkilerin gözlendiğini belirtiyor.
Elma kabuğunda bulunan fitokimyasallar, bağışıklık hücrelerinin aktivitesini destekleyen doğal koruyucu bileşenler taşıyor. Bu bileşenler; soğuk algınlığına, kronik inflamasyona ve bazı metabolik sorunlara karşı vücudun savunma kapasitesini artırıyor. Kabukta bulunan kuersetin gibi flavonoidler, aynı zamanda kan damarlarının elastikiyetini koruyarak kalp sağlığına katkı sağlıyor.