ABD’nin Nvidia’nın en güçlü çipi olan Blackwell’in Çin’e satışını yasaklamasının ardından gelen bu hamle, ülkenin teknoloji alanında daha bağımsız hale gelme çabasının bir parçası.
Nisan ayında ABD, ulusal güvenlik gerekçesiyle Nvidia’nın Blackwell çiplerinin Çin’e ihracatını yasaklamıştı. Her ne kadar geçtiğimiz ay kısmen geri adım atılarak H20 adlı daha az güçlü bir çipin satışına izin verilmiş olsa da, Blackwell üzerindeki yasak halen yürürlükte. Buna yanıt olarak Çin, ağustos ayında yerli teknoloji şirketlerine Nvidia çiplerinin alımını durdurmalarını emretti.
Alibaba, çip üretimi konusunda tecrübesiz değil. Şirket, 2019 yılında Hanguang 800 adlı ilk yapay zeka çipini piyasaya sürmüştü. Ayrıca T-head isimli bir yarı iletken tasarım birimi de bulunuyor. Yeni geliştirilen çipin teknik detayları henüz paylaşılmasa da, ilk etapta Alibaba’nın kendi altyapısında kullanılacağı ve müşterilerin bu çipler üzerinden bilgi işlem gücü kiralayabileceği ifade ediliyor.
Alibaba, bu yıl başında yapay zeka alanına üç yıl içinde 380 milyar yuan, yani yaklaşık 45 milyar euro yatırım yapmayı planladığını açıklamıştı.
Bu kapsamda geliştirilen yeni çip, hem şirketin teknolojik bağımsızlığını artırma stratejisinin bir parçası hem de küresel YZ rekabetindeki yerini sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor.
Alibaba’nın yanı sıra Huawei ve Cambricon gibi diğer Çinli teknoloji firmaları da yapay zeka çipi geliştirme yarışında önemli adımlar atıyor. Ancak daha önce hem Alibaba hem de ByteDance, Nvidia çipleri olmadan YZ projelerinin sekteye uğrayabileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştu.
Nvidia CEO’su Jensen Huang, Trump yönetimiyle Çin’e özel yeni bir çip geliştirme görüşmelerinin sürdüğünü açıkladı. Huang, “Yeni ürünümüzü Çin’e sunmak istiyoruz ama karar ABD hükümetine ait” diyerek Çin pazarındaki boşluğun Çinli şirketlerce doldurulabileceği uyarısında bulundu.
Tüm bu gelişmelerin ortasında, uzmanlar küresel yapay zeka rekabetini bir “yarış” değil, “intihar yarışı” olarak nitelendiriyor. Özellikle genel yapay zeka (AGI) alanında insan emeğinin yerini alabilecek, kendi kendini geliştirebilen makinelerin ortaya çıkma riski, bu endişelerin temelini oluşturuyor.
