
Tüm dünyada etkisini artıran mutasyona uğramış H3N2 influenza virüsüyle ilgili uyarılarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, virüsün yayılım hızına dikkat çekti. İnfluenza A virüslerinin alt gruplarından biri olan H3N2’nin hem hayvanlarda hem de insanlarda enfeksiyona yol açabildiğini belirten Özer, yeni varyantın özellikle solunum yollarını etkilediğini söyledi.
Dr. Özer, virüsün ateş, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk, boğaz ağrısı ve öksürük gibi belirtilerle ortaya çıktığını, vakaların büyük bölümünün üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde seyrettiğini ifade etti.
Hastalığın sağlıklı bireylerde genellikle bir hafta içinde iyileştiğini belirten Dr. Özer, risk gruplarında durumun daha ciddi seyredebildiğini vurguladı. Yaşlılar, küçük çocuklar, hamileler ve kronik hastalığı bulunan kişilerde enfeksiyonun zatürreye (pnömoni) ve diğer ağır komplikasyonlara dönüşebildiğine dikkat çekti.
Yeni tespit edilen H3N2 varyantının ilk olarak yaz aylarında Güney Yarımküre’de, Avustralya’da görüldüğünü hatırlatan Özer, sonbahar ve kış döneminde Japonya, ABD, Kanada, İngiltere ve Avrupa ülkelerinde yayılım gösterdiğini söyledi. Dr. Özer, şu anda Avrupa’da en sık görülen influenza varyantının bu mutasyona uğramış H3N2 olduğunu ve yayılımın küresel boyuta ulaşabileceğini belirtti.
Önceki yıllarda görülen H3N2 türleriyle bu yıl karşılaşılan varyantı karşılaştıran Dr. Özer, mevcut varyantın daha hızlı bulaşabildiğini söyledi. Virüsün daha ağır bir hastalığa ya da pandemiye yol açacağına dair bir bulgu bulunmadığını vurgulayan Özer, çocuklarda daha sık görüldüğüne ve risk gruplarında daha ağır seyredebileceğine dair veriler olduğunu aktardı.
Yeni varyantın şu an için Türkiye’de görüldüğüne dair resmi bir bilgi bulunmadığını belirten Dr. Özer, virüsün ilerleyen dönemde Türkiye’ye de ulaşabileceğini ifade etti. Hafif ve ağır vakaların görülebileceğini belirten Özer, korunma önlemlerinin büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Mevcut grip aşılarının bu varyantı içermeyebileceğini ancak ağır hastalık ve hastaneye yatışı yaklaşık yüzde 70 oranında azalttığının bilindiğini söyleyen Özer, özellikle risk grubundaki kişilerin aşılarını yaptırmasının önemli olduğunu vurguladı.
Uzm. Dr. Songül Özer, H3N2 enfeksiyonunda spesifik bir tedaviden çok destekleyici bakımın ön planda olduğunu belirterek şu önerilerde bulundu:
“Tedavinin temelini, bol sıvı tüketimi, yeterli yatak istirahati ve ateş ile kas ağrısı gibi semptomları hafifletmek için kullanılabilecek reçetesiz ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler oluşturur. Yüksek risk grubundaki bireylerde veya şiddetli seyreden vakalarda, hastalığın süresini ve şiddetini azaltmak amacıyla doktor tavsiyesiyle antiviral ilaçlar kullanılabilir. Bu tür ilaçların, belirtilerin başlamasından sonraki ilk 48 saat içinde kullanılması önerilir. İnfluenza A virüsünden korunmanın en etkili yolu aşılamadır. Virüs sıkça mutasyona uğradığından, aşının her yıl tekrarlanması önerilir. El hijyeni, bulaşmayı önlemede temel bir adımdır. Ellerin sık sık, en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanması önemlidir.”
Öksürme ya da hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık mendille kapatılması gerektiğini vurgulayan Dr. Songül Özer, mendil bulunmadığı durumlarda avuç içine değil dirsek içine öksürmenin damlacıkların yayılımını önemli ölçüde azalttığını belirtti. Kullanılan mendillerin vakit kaybetmeden çöpe atılmasının büyük önem taşıdığını ifade eden Özer, hasta kişilerle yakın temastan kaçınılması gerektiğini söyledi. Özellikle kalabalık ve kapalı alanlarda hastalık belirtisi gösteren kişilerin cerrahi maske kullanmasının bulaş riskini azalttığını kaydeden Özer, semptomları olan bireylerin okula, işe ya da toplu ortamlara gitmemesinin hastalığın yayılmasını önlemede kritik rol oynadığını dile getirdi.