Vücudun hassas bölgelerinde tahrişe yol açabilen mekanik etkiye ek olarak uzmanlar, hijyen ürünlerinde kullanılan kimyasallara dikkat çekiyor. Yapılan çevresel araştırmalarda birçok tuvalet kağıdı türünde PFAS olarak bilinen “kalıcı kimyasalların” yanı sıra formaldehit ve bisfenol A izlerine rastlandığı belirlendi. Proktologlar, klorla ağartılmış kağıtların ve kokulu ürünlerin mukoza ile sürekli temasının alerjik reaksiyonlara, dermatite ve cilt mikrobiyomunda bozulmaya neden olabileceğini ifade etti. Uzmanlara göre su, kimyasal kalıntı bırakmadığı için fizyolojik olarak daha temiz bir yöntem sunuyor.
EKOLOJİNİN MATEMATİĞİ SU VE AHŞAP
Araştırmalar, su ile temizlik yönteminin çevresel açıdan kağıt kullanımından daha sürdürülebilir olduğunu ortaya koydu. Çevre örgütlerinin verilerine göre yalnızca bir rulo tuvalet kağıdı üretimi için yaklaşık 140 litre su, yüzlerce gram odun ve önemli miktarda enerji harcanıyor. Buna karşılık modern bide veya hijyenik duş sistemleri, bir kullanımda 0,5 ila 1 litreden daha az su tüketiyor. Su bazlı hijyenin yaygınlaşmasının, dünya kereste tüketiminin önemli bölümünü oluşturan hamur endüstrisine olan talebi azalttığı ve kanalizasyon sistemlerine binen yükü hafiflettiği belirtildi.
KONFOR TEKNOLOJİLERİ YAYGINLAŞIYOR
Güncel tesisat teknolojileri, kullanıcıların en çok şikayet ettiği konulara yönelik çözümler sunuyor. Yeni nesil akıllı tuvaletlerde soğuk su sorununu ortadan kaldıran anında ısıtma sistemleri ve termostatlar bulunuyor. Nozulların kullanım öncesi ve sonrasında ultraviyole ışık ya da özel solüsyonlarla otomatik olarak dezenfekte edildiği, sıcak hava fonksiyonuyla kurutma sağlandığı ve böylece kağıt ihtiyacının tamamen ortadan kalktığı ifade edildi.
DEĞİŞEN SOSYAL STANDARTLAR
Emlak uzmanları, yeni konut projelerinde bide veya hijyenik duşun artık standart donanım olarak tercih edildiğini aktardı. Su bazlı hijyenle tanışan kullanıcıların, özellikle Asya ve Avrupa seyahatleri sonrasında kağıda geri dönmeyi kabul edilebilir bir seçenek olarak görmediği belirtildi. Bu durumun, kişisel sağlık bilincinin ve çevresel hassasiyetin giderek arttığını gösterdiği ifade edildi.
