Yemen’de 1990’daki büyük birleşmeden bugün gelinen açık çatışma eşiğine kadar süren 35 yıllık serüven, Aralık 2025 itibarıyla tarihi bir kırılma yaşıyor. Suudi Arabistan ile BAE arasındaki “vekalet savaşı” resmi bir krize dönüşürken, Yemen hükümeti BAE ile savunma anlaşmasını iptal etti ve ülke genelinde 90 günlük OHAL ilan edildi. İşte Yemen’de taşların yerinden oynadığı o süreç.
Arap Yarımadası’nın stratejik kapısı Yemen, modern tarihinin en karanlık ve karmaşık dönemecinden geçiyor. 1990 yılında büyük umutlarla ilan edilen “Birleşik Yemen” ideali, bugün yerini parçalanmış bir haritaya ve müttefiklerin birbirine doğrulttuğu silahlara bırakmış durumda. Petrol zengini Hadramevt bölgesinde kontrolün el değiştirmesi, sadece yerel bir çatışmayı değil, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki stratejik ortaklığın da çatlamasına neden oldu. Peki, bu noktaya nasıl gelindi ve sahadaki yeni denklem neleri değiştiriyor?
Yemen’in bugünkü kaosu anlamak için 1990 yılına bakmak gerekiyor. O tarihe kadar Kuzey ve Güney olarak iki ayrı devlet yapısında olan ülke, Ali Abdullah Salih’in liderliğinde tek çatı altında toplandı. Ancak bu birlik, hiçbir zaman gerçek bir huzur getirmedi. 2011 yılında başlayan halk hareketleri Salih iktidarını sarsarken, 2012 yılında Salih’in devrilmesiyle koltuğa Abdurabbu Mansur el-Hadi geçti.
Siyaset sahnesindeki bu değişim, tarihin en büyük “taraf değiştirme” olaylarından birine sahne oldu. Suudi Arabistan’da tedavi görüp ülkesine dönen Salih, meşru hükümete destek vermek yerine, bir zamanlar amansız düşmanı olan İran destekli Husilerle ittifak kurdu. Ancak bu kirli ittifak, Salih’in yeniden Riyad’a göz kırpmasıyla kanlı bitti; 4 Aralık 2017’de Husiler, eski ortakları Salih’i öldürerek kuzeydeki otoritelerini ilan etti.
Yemen sahası bugün sadece Husiler ve meşru hükümet arasında bir savaş alanı değil. Güneyde bağımsızlık bayrağı açan Birleşik Arap Emirlikleri destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK), dengeleri tamamen değiştirdi. GGK güçlerinin 4 Aralık itibarıyla stratejik hamlesi, krizin boyutunu küresel bir enerji güvenliği sorununa taşıdı.
Doğu Yemen’in can damarı sayılan ve dev petrol rezervlerine ev sahipliği yapan Hadramevt vilayeti, GGK’nın kontrolüne geçti. Hayati öneme sahip kentlerin ve petrol sahalarının el değiştirmesi, Riyad yönetimini harekete geçirdi. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Mukalla Limanı’nda GGK’ya ait askeri araçları ve mühimmat depolarını hedef alan hava operasyonları düzenleyerek müttefiki BAE’nin sahadaki gücüne karşı doğrudan askeri müdahalede bulundu.
Siyasi arenada ise deprem etkisi yaratan açıklamalar art arda geldi. Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, GGK güçlerine seslenerek Hadramevt ve El-Mehra vilayetlerinden derhal çekilmeleri çağrısında bulundu. Bu çağrının karşılık bulmaması üzerine meşru hükümet, BAE ile yapılan ortak savunma anlaşmasını resmen iptal ettiğini ve ülke genelinde 90 günlük Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildiğini duyurdu.
Krizin en can alıcı noktası ise Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Riyad, Yemen hükümetinin talebi doğrultusunda BAE’ye, Yemen topraklarındaki tüm askeri unsurlarını 24 saat içinde çekmesi ve sahadaki gruplara verdiği mali desteği kesmesi yönünde kesin bir ültimatom verdi. BAE kanadının sessizliği ve GGK’nın “geri çekilmeyeceğiz” duruşu, bölgeyi büyük bir askeri hesaplaşmanın eşiğine getirdi.
Yemen bugün fiilen üçe bölünmüş durumda. Kuzeyde Husiler kendi devlet yapısını kurarken, güneyde BAE destekli ayrılıkçılar petrol bölgelerini kontrol ediyor; meşru hükümet ise Suudi desteğiyle varlığını korumaya çalışıyor. 1990’daki birleşme ruhu artık tamamen kağıt üzerinde kalırken, uluslararası toplumun “tek Yemen” ısrarı sahada karşılık bulmuyor.
Eğer BAE ve desteklediği GGK güçleri Hadramevt’ten çekilmezse, Suudi Arabistan’ın bölgedeki askeri operasyonlarını genişletmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu durum, Orta Doğu’da yeni bir mülteci akınına ve enerji nakil hatlarında ciddi bir kesintiye yol açabilir. Yemen halkı ise bu büyük güçler savaşının ortasında, modern çağın en büyük insani dramıyla baş başa bırakılmış durumda.