Akdeniz’in ortasında yer alan küçük ada ülkesi Malta, son yıllarda dünyanın dört bir yanından yeni sakinler çekiyor. Güneşli havası, huzurlu yaşamı ve düşük vergi oranlarıyla dikkat çeken ülke, özellikle Avrupalı profesyoneller ve emekliler arasında hızla popülerleşti.
Malta, yılda ortalama 300 güneşli gün geçiriyor. Kasım ayında bile sıcaklık 20 derecenin altına nadiren düşüyor. Başkent Valletta, tarihi dokusu, Akdeniz manzarası ve modern yaşam tarzıyla Avrupa’nın en yaşanabilir şehirlerinden biri olarak öne çıkıyor.
İngiltere’den taşınan Louise ve Kevin Burley çifti, ada yaşamının hem konforlu hem tanıdık olduğunu söylerken, “Trafik soldan akıyor, kırmızı posta kutuları var, köşe başında HSBC şubesi bile görebiliyorsunuz. Sanki İngiltere’nin güneşli versiyonu” ifadelerine yer verdi.
Malta’nın vergi ikamet programı, ülkeye taşınan yabancılara büyük avantaj sağlıyor. Yurtdışından getirilen gelirler için sadece %15 vergi uygulanıyor, ülkede miras, servet veya emlak vergisi ise hiç bulunmuyor. Uluslararası vergi uzmanı Jamie Favell, Malta’nın sistemini şöyle tanımlıyor: “Vergi düzeni karmaşık değil, şeffaf ve yatırımcı dostu. Bu yüzden binlerce kişi Malta’yı seçiyor.”
Bu avantajlar sayesinde ada ülkesi, son yıllarda Avrupa’nın vergi cenneti olarak anılmaya başladı.
Malta, 1964 yılına kadar Birleşik Krallık’ın bir parçasıydı. Bu nedenle resmi dillerin Maltaca ve İngilizce olması, yabancılar için büyük kolaylık sağlıyor. Bürokrasi basit, sağlık sistemi erişilebilir ve suç oranı son derece düşük.