Irak siyasetinde yeni ağırlık merkezi

Irak siyasetinde yeni ağırlık merkezi
Yayınlama: 05.11.2025 15:59
A+
A-

Yaklaşık bir ay önce, 10 Ekim 2025 tarihinde Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Ankara’yı ziyaret etmişti. Şimdi ise Hüseyin, başkent Bağdat’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Nisan 2024’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağdat ziyaretinde imzalanan “Su Alanında Çerçeve İşbirliği Anlaşması”na ilişkin özel bir uygulama mekanizması üzerinde mutabakata varıldığını açıkladı.

Ayrıca Irak’taki su altyapı projelerinin finansman mekanizmasına ilişkin başka bir belge daha imzalandı. Türk Dışişleri Bakanı Fidan’a yakın kaynaklar, bu uygulama belgesinin, “Su Çerçeve İşbirliği Anlaşması”nın fiilen hayata geçirilmesini sağlayacak düzenlemeleri içerdiğini ve Türk şirketlerinin bu projelere teklif vereceğini, projelerin maliyetlerinin ise Türkiye’deki bankalarda bulunan Irak petrol gelirlerinden karşılanacağını ifade etti.

REKLAM

Bu mutabakat birkaç düzeyde önem taşıyor:

• Suyun stratejik önemi: Irak’ın kuzeyinden güneyine kadar hızla kuruyan nehir sistemleri ve su altyapısındaki çöküntü, ülkenin gündeminde bir güvenlik ve kamuoyu meselesi haline geldi. Dolayısıyla, Türkiye-Irak hattında su konusu klasik bir teknik mesele olmaktan çıkıp jeopolitik bir kart hâline geliyor.

• Türkiye’nin rolünün dönüşümü: Ankara geleneksel olarak “su veren” konumdan itibaren hareket etse de, bu anlaşmayla birlikte Türkiye yalnızca kaynak sahibi olarak değil, proje finansörü ve müteahhit olarak da sahaya giriyor. Bu, Türkiye’nin Irak’taki ekonomik ve siyasi nüfuzunu artıran bir adım.

• Irak açısından avantajlar ve riskler: Bağdat için, hem halkın su beklentisini karşılayacak bir çözüm görünümü ortaya çıktı hem de Türkiye ile ilişkilerde yeni bir döneme işaret eden somut bir proje alanı açıldı. Ancak aynı zamanda Irak petrol gelirlerinin Türkiye’deki bankalar aracılığıyla kullanılması, bağımsızlık ve egemenlik açısından itirazlara neden olabilecek bir yapıya da işaret ediyor.

REKLAM

• Güvenlik, enerji ve siyasetle iç içe geçme: Su dosyası tek başına teknik bir mesele değil; devrede ayrıca terörle mücadele (özellikle açısından zamanlaması itibarıyla bir avantaj yaratabiliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin Irak’taki etkisini artırma stratejisine hizmet ediyor.

Irak’ta Çıkan Yorumlar

Irak resmi kaynakları ve medyası, bu anlaşmayı “Irak-Türkiye ilişkilerinde tarihte ilk kez su yönetiminde kapsamlı bir adım” olarak nitelendiriyor. Örneğin, Irak Başbakanlık duyurusuna göre, “bu anlaşma ülkenin su krizine sürdürülebilir çözümlerden biri olacak”.

Iraklı yetkililer, Türkiye’nin uzun süredir Irak’ın su taleplerine dönük eleştiriler aldığını hatırlatarak, bu anlaşmanın eksik işleyen köprüleri tamamlama potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyor. Diplomatik çevrelerinde ise bu anlaşma, Türkiye için “hem çevresel hem ekonomik hem diplomatik üçlü kazanç” olarak yorumlanıyor.

Türkiye, su diplomasiyle Irak sahasında etkinliğini artırırken aynı zamanda Türk müteahhitlerine yeni pazar kapısı açıyor. Irak’ta hükümete yakın bazı analistler, “petrol-karşılıklı su altyapı finansmanı mekanizması”nın Türkiye açısından finansal yükleri hafifletirken Irak için bağımlılık riskini de barındırdığı yönünde uyarılarda bulunuyor.

REKLAM

Ancak İran’a bağımlı olmaktansa Türkiye ile doğrudan ilişkilerin geliştirilmesinin ülkenin geleceği için daha önemli olduğunu da vurguluyorlar. Analistler, İran’ın dini ve mezhebi gerekçeler altında Irak’ın kaynaklarını sömürme eğiliminin her zaman var olduğuna dikkat çekerek, İran etkisi kırılmadan ülkede gerçek zamanlı siyaset yapmanın zorluğuna dikkat çekiyorlar. Ayrıca bölgedeki su paylaşımları krizinden bu yana, bu anlaşma Türkiye-Irak arasında yapısal bir dönüşüm olarak algılanıyor: “Artık Türkiye yalnızca sınır güvenliği değil, su ve altyapı üzerinden de aktif bir aktör.”

Su Dosyası: Yeni Yakınlaşmanın Başlığı

Ankara-Bağdat yakınlaşmasının yeni başlığı, Irak halkının su kıtlığı sorununu çözmek ve ülkenin su tüketimini daha verimli hale getirmek. Buna ek olarak, Fidan’ın ziyareti sırasında iki önemli dosya daha öne çıktı: “Terörden Arındırılmış Türkiye” vizyonu çerçevesinde PKK’nın Suriye ve Irak’taki varlığının sona erdirilmesi meselesi ile petrol, doğal gaz ve elektrik de dâhil olmak üzere enerji başlığı.

Açıklamalara bakıldığında, Türkiye bu süreçte sanki veriyor ama almıyor gibi görünse de uluslararası ilişkilerde çıkarlar çoğu zaman bu görüntünün tersini gerektirir. Ankara’nın komşu ülkelerden beklentisi nettir: Ulusal güvenliğini tehdit eden örgütlerin, özellikle PKK ve bölgedeki uzantılarının varlığına son verilmesi ve bu konuda ciddi iş birliği sağlanması. Bu iş birliğinin izleri de özellikle son bir yılda ve Fuad Hüseyin’in kısa süre önce Ankara’ya yaptığı ziyarette belirginleşmişti.

REKLAM

Sudani İçin Seçim Kartı: Su Anlaşmasıyla Siyaset Sahnesinde Yeni Hamle

Muhammed Şiya es Sudani için şimdiki parlamento seçimleri kritik bir eşik. En güçlü rakibi Nuri el Maliki karşı yarışırken, zamanlama açısından oldukça manidar bir diplomatik hamle geldi. Hakan Fidan’ın Bağdat ziyareti ve ardından imzalanan su altyapısı finansman mekanizması, Sudani cephesine somut bir avantaj sunuyor.

Bu ziyaretin hemen öncesinde, Irak halkı “su yokluğu”, “kuruyan nehirler”, “tarımın çöküşü” gibi tehditler altında artan bir kaygı taşıyordu. 2005’ten bu yana çözülemeyen su kotası sorunu, hem kamuoyunda hem siyasi arenada bir “bekleyen bomba” işlevi gördü. Dolayısıyla, Sudani’nin bu süreçte “çözüm üreten başbakan” imajı kazanması, yalnızca bir altyapı projesi değil, halkla siyaset arasında bir köprü olma potansiyeli taşıyor.

Anlaşma ve mekanizma belgesi imzalanarak, Türk şirketlerinin teklif vermesi, Irak petrol gelirlerinin Türkiye’deki bankalar üzerinden projelere aktarılması gibi unsurlar kamuoyunda şöyle algılanabilir:

REKLAM

• Sudani, dış aktörlerle (Türkiye) işbirliği kurabilen bir lider olarak pozisyonlanıyor.

• Halk için somut “şu gidiyor su geliyor” algısı yaratılıyor — bu da seçimlerde oy mobilizasyonu açısından değerli.

• El-Maliki cephesi açısından ise bu gelişme “rakibin uluslararası desteğe erişimi” ya da “Türkiye eksenli yeni ittifak” olarak görülebilir.

Zamanlama açısından kritik: Seçimlere çok yakın bir zamanda gerçekleşen bu diplomatik hareket, geleneksel diplomasi kurallarına göre “taraflardan birine destek algısı” yaratabilir. Ancak Irak yönetimi ve Türkiye yetkilileri, bu hamleyi “acil halk sorununa yanıt” çerçevesinde sunarak riskleri minimize etmeye çalışıyor.

Bu bağlamda, Sudani için bu anlaşma yalnızca altyapı ya da dış ilişki meselesi değil — aynı zamanda seçim kampanyasında kullanılabilecek güçlü bir koz, bir anlatı, bir “ben halk için çözüm buluyorum” argümanı haline geliyor.

REKLAM

Irak’taki Yorumlar:

Irak- merkezli medya kuruluşlarından bazıları, imzalanan anlaşmayı “Irak-Türkiye arasında su krizine yönelik ilk somut adım” olarak yorumluyor. Örneğin bir analizde şöyle deniyor: “Sudani, halkın sabrı taşarken Türkiye ile yaptığı bu anlaşmayla politik sermaye kazandı.” Ayrıca Türkmen ve Sünni medya platformlarında, bu diplomatik hamlenin Türkiye üzerinden Sünni aktörlerle yeni ittifak altyapısı kurma anlamına geldiği değerlendirilmiş durumda. Bu da Sudani’nin sadece Şii ittifakında değil, daha geniş bir siyasi yelpazede pozisyon alabileceğini gösteriyor.

Bu anlaşma, çözüm üreten siyasetçi imajını pekiştirme şansı sunuyor. Halkın gündeminde olan su krizine karşı hızlı bir adım atılması, ona oy kazanma potansiyeli veriyor. Seçim sonuçları, bu politikanın meyvesini verip vermeyeceğini gösterecek. Eğer Sudani bu adımı kamuoyunda güçlü bir karşılıkla sunabilirse, Türkiye’ye yakın yeni blokların desteklediği bir siyaset zeminine kayabilir. Öte yandan, uygulama sürecinde yaşanacak aksaklıklar ya da halkın beklisinin karşılanmaması da bu kozun etkisini azaltabilir.

REKLAM

Ankara’nın Sünni İttifaklara Etkisi

Fidan’ın ziyareti sırasında Haşdi Şabi Başkanı ve Irak Türkmen Cephesi temsilcileri dâhil olmak üzere çok sayıda aktörle görüşmeler yapıldı. Bu durum, Türkiye’nin Irak içindeki Sünni ittifakları şekillendirme kapasitesine işaret ediyor. Zira Ankara, Irak’taki Türkmenler, Kürt partileri ve Sünni liderler, özellikle de Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen Sünni lider Hamis Hançer ile güçlü ilişkiler sürdürüyor.

Diğer taraftan İran’ın, Şii çerçeve içinde yer alan ve Hukuk Devleti Koalisyonu’nun lideri Nuri el-Maliki’ye ağırlık verdiği biliniyor. Buna karşın ABD, Batı Avrupa, Türkiye, Suudi Arabistan, BAE ve hatta Suriye dahil geniş bir uluslararası cephe Sudani’nin ikinci dönemine sıcak bakıyor. Ancak Sudani’nin oyları düşerse, Türkiye’ye yakın Sünni bloklarla ittifak kurması gerekeceği aşikâr. Bu yüzden Fidan’ın ziyareti dolaylı bir siyasi destek olarak da okunuyor.

REKLAM

Irak ve Bölgede Yükselen Türkiye Rolü

Sonuç olarak Türkiye’nin bölgesel rolü genişliyor. Ankara’nın Suriye’deki etkisinin ardından şimdi Irak üzerinde de belirleyici olma gücü giderek artıyor. Asıl soru şu: Yaklaşan Irak seçimlerinin sonucu Türkiye’nin istediği yönde olursa, İran’ın geri çekildiği bu sahada Ankara ana oyuncu haline gelir mi?

Türkiye’nin askeri kapasitesi ve ekonomik büyümesi mi bu yeni rolü doğurdu, yoksa uluslararası güçler –özellikle ABD ve Avrupa– Rusya’nın nükleer denemeleri, İran’ın bölgesel hamleleri ve Gazze krizindeki diplomatik çıkmaz nedeniyle Ankara’ya yeni bir alan mı açtı? Bu soru da giderek daha fazla tartışılıyor.

Eğer gerçekten bu yeni rol Türkiye’ye biçildiyse, bu etkinin sadece Irak’la sınırlı kalmayıp Lübnan, Sudan gibi diğer bölge ülkelerine de yayılması mümkün.

*Haberin görseli ShutterStock tarafından servis edilmiştir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.