Hollanda halkı 2023 seçimlerinin ardından dün sandığa giderek 150 sandalyeli parlamento için oy kullandı.
2023 seçimlerinde büyük bir sürprizle 37 vekil kazanarak ilk sıraya gelen Geert Wilders’in aşırı sağcı PVV’si, yine bir sürprizle bu seçimlerde tam 12 sandalye kaybederek ikinci sıraya geriledi.
Sandıktan zaferle çıkan parti Liberal D66 partisi oldu.
Oyların yüzde 90’ı sayıldığında, D66 en büyük kazanımı elde etti ve sandalye sayısını üç katına çıkararak 27 sandalyeyle ilk sıraya yerleşti. 2023 seçimlerinde 9 sandalyesi vardı.
Sonuç, 38 yaşındaki D66 lideri Rob Jetten’in Hollanda’nın en genç başbakanı olarak hükümet kurmasının önünü açtı.
D66’nın seçim gecesi kutlamasında kalabalıklar Hollanda bayraklarını sallarken “Evet, yapabiliriz” sloganları ve tezahüratlar yükseldi. Jetten kalabalığa, “Sadece Hollanda’ya değil, tüm dünyaya popülist ve aşırı sağ hareketleri yenmenin mümkün olduğunu gösterdik. Bugün milyonlarca Hollandalı yeni bir sayfa açtı ve olumsuzluk, nefret ve sonsuz ‘Hayır, yapamayız’ politikasına veda etti” diyerek Wilders’i eleştirdi.
38 yaşındaki Jetten’in popülaritesi, konut sıkıntısını çözme, eğitime yatırım yapma ve göçmenlik sorunlarını ele alma vaatleriyle yürüttüğü kampanya sayesinde geçen ay hızla arttı.
PVV lideri Wilders, partisinin koltuk kaybetmesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını söyledi ve muhtemelen bir sonraki hükümette yer almayacağını kabul etti. Ancak muhalefetten mücadeleye devam edeceğine söz verdi:
“Elbette daha fazla sandalye kazanmak isterdik ve kaybettik için üzgünüm, ama sanki haritadan silinmişiz gibi de değil.”
Avrupa’nın en uzun süre görevde kalan popülist liderlerinden biri olan Wilders, İslam karşıtı tutumuyla tanınıyor ve ölüm tehditleri nedeniyle sürekli koruma altında yaşıyor.
AB anlaşmalarını ihlal edecek şekilde tüm sığınma taleplerini reddetmeyi, erkek Ukrayna mültecilerini Ukrayna’ya geri göndermeyi ve enerji ve sağlık hizmetlerini finanse etmek için kalkınma yardımını durdurmayı önermişti.
Wilders, 2023’teki son seçimlerde partisini şaşırtıcı bir şekilde birinci sıraya taşıdı ve tamamen muhafazakar bir koalisyon kurdu, ancak koalisyon ortakları onu başbakan olarak desteklemeyi reddetti.
Haziran ayında, sert önlemlerini kabul etmemesi nedeniyle hükümeti düşürdü.
Avrupa’nın birçok yerinde kan kaybı yaşayan sosyal demokratlar, Hollanda’da da düşüş yaşadı.
İki yıl önceki seçimlerde 25 sandalye kazanan Yeşil Sol – İşçi Partisi (GL / PvdA) ittifakı, seçim öncesi kamuoyu yoklamalarına göre, Wilders ile birincilik için yarışıyordu. Anketlerde 25-28 milletvekili çıkaracağı tahmin edilen GL / PvdA, 20 milletvekilliği kazanabildi.
GL/PvdA lideri Timmermans sonuçların ardından istifa etti.
Hollanda seçimleri, aşırı sağın etkisini genişletip genişletemeyeceğinin veya Avrupa’nın bazı bölgelerinde zirveye ulaşıp ulaşmadığının bir testi olarak görülüyordu. Sonuç, aşırı sağın kalıcı çekiciliğinin sınırlı olduğunu gösteriyor.
Hollanda parlamentosunda iktidar koalisyonu kurmak için 76 sandalyeye ihtiyaç olduğu için, en az dört parti gerekecek.
Olası senaryo, D66, muhafazakar Hristiyan Demokratlar, merkez sağ VVD ve Yeşiller-İşçi Partisi’ni içeren bir ittifak.
Dilan Yeşilgöz’ün liderliğini yaptığı Hristiyan Demokrat Partisi (CDA), sandalye sayısını 14’ten 19’a çıkararak koalisyon ortaklarından biri olma ihtimalini güçlendirdi.
Bir diğer sağ parti Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) de, anketlerin aksine 23 sandalye elde ederek, olası koalisyonun kilit partilerinden biri oldu.
İki yıl önceki seçimlerde büyük bir sürpriz yaparak 20 sandalye elde eden merkez sağ Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) ise, hiç sandalye kazanamadı.
Seçimden kazanımla çıkan tek aşırı sağ parti ise, sandalye sayısını 1’den 9’a çıkaran JA21 oldu.
Ancak, istikrarlı koalisyonlar kurmak zor ve görüşmelerin aylarca sürmesi bekleniyor.