Physical Review Letters’da yayımlanan araştırmada bilim insanları, galaksilerin bıraktığı kozmik izleri analiz ederek teorik modellerle kıyasladı. Standart kozmolojiye göre Güneş Sistemi’nin saatte yaklaşık 827 bin kilometre hızla hareket ettiği kabul ediliyordu. Ancak yapılan ölçümlerde, galaksilerin dağılımındaki dengesizliklerin bu hızdan çok daha büyük bir hareketi işaret ettiği kaydedildi. Çalışmayı yürüten ekip, bu tutarsızlığın “kozmik modellerde ya da mevcut araştırmalarda önemli bir noktanın gözden kaçtığını” gösterebileceğini ifade etti.
RADYO GALAKSİLERİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDI
Bielefeld Üniversitesi’nden Astrofizikçi Lucas Boehme liderliğindeki ekip, görünür ışıkla tespit edilemeyen radyo dalgaları yayan galaksileri inceledi. Araştırmacılar, yaklaşık dört milyon radyo kaynağını kapsayan geniş bir gökyüzü haritası oluşturdu. Güneş’in hareket yönünde daha fazla galaksi görülmesi, tam tersi yönde ise daha az kaynak tespit edilmesi beklenirken, gözlemlenen dengesizlik teorik beklentilerin çok üzerine çıktı.
Ekip, galaksi sayımlarını doğru şekilde yapılabilmesi için özel bir istatistiksel model geliştirdi. Buna rağmen sonuçlar, standart kozmolojiyle uyum sağlamadı.
EVRENİN YAPISINA DAİR SORULAR GÜNDEME GELDİ
Araştırmada elde edilen sonuçların, evrenin her yönden aynı göründüğünü kabul eden “kozmolojik ilkeyi” de tartışmaya açtığı belirtildi. Eğer radyo galaksilerindeki bu tutarsızlık gelecekteki daha detaylı çalışmalarla da doğrulanırsa bilim insanları iki ihtimalle karşı karşıya kalacak:
Ya evrenin büyük ölçekli yapısına dair temel varsayımlar yanlış,
Ya da maddenin dağılımını etkileyen bilinmeyen bir kozmik bileşen var.
YENİ KEŞİF, GÜNEŞ’İN DİĞER SIRLARINI DA HATIRLATTI
Araştırma, bilim dünyasında son dönemde Güneş’le ilgili ortaya çıkarılan bir diğer bulguyu da gündeme getirdi. Bilim insanları kısa süre önce Güneş’in korona tabakasının, manyetik dalgalar sayesinde yüzeyinden milyonlarca derece daha sıcak olduğunu doğrulamıştı. 1942’de İsveçli fizikçi Hannes Alfvén tarafından ortaya atılan hipotez, ancak modern teleskoplarla kanıtlanabilmişti.
Yeni hız ölçümü ise evrenin yapısını anlama yolunda en büyük soru işaretlerinden biri olarak görülüyor. Bilim insanları, önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı gözlemlerle bu gizemin çözülmesini umuyor.
