Eurofighter’ın F-35’ten farkları nedir?

Eurofighter’ın F-35’ten farkları nedir?
Yayınlama: 30.10.2025 13:11
A+
A-

Türkiye, Katar ve Umman’dan 12’şer, Birleşik Krallık’tan da 20 Eurofighter satın alarak savaş uçağı filosuna ciddi bir katkı sağladı.

Rusya’dan S-400 hava savuma sistemelerinin satın alınmasından sonra ABD Başkanı Trump’ın ilk döneminde Türkiye’yi ortaklarından olduğu F-35 üretim sürecinden çıkarması nedeniyle hava gücünde alternatiflere ihtiyaç duyan Türkiye, Avrupa yapımı Eurofighter satın alarak hava gücünde zaafiyet yaratmayacak bir ara çözüm ortaya koymayı amaçlıyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Birleşik Krallık’tan satın alınan 20 adet yeni üretim Eurofighter Typhoon uçağının bedelinin yaklaşık 5,4 milyar İngiliz Sterlini olduğunu duyurdu.

Türkiye’nin Kaan savaş uçağı üretim sürecinin devam ettiği ve ABD ile hem F-35 programına tekrar girmek hem de modernleştirilmiş F-16 satın almak için bir süreç yürüttüğü de biliniyor.

Peki Eurofighter uçakları Türkiye’nin ihtiyacını karşılar mı? F-35 ile temel farkları nelerdir?

Tüm merak edilen soruları Western Illinois University’den Profesör Dr. Feridun Taşdan yanıtladı.

1- Türkiye, Katar ve Umman’dan 12’şer, Birleşik Krallık’tan da 20 Eurofighter satın aldı. Bu savaş uçakları F-35’in muadili midir? İki savaş uçağı arasındaki temel farklar nelerdir?

EF-2000 uçağı F-35’in muadili değildir. EF-2000 ile F-35 temelde farklı nesil uçaklardır. EF-2000 tasarım özellikleri ve üzerinde bulundurduğu teknolojiler ile askeri havacılık çevrelerince, özellikle yeni AESA radarlı, gelişmiş EH sistemine sahip olan versiyonları 4+ veya 4.5’uncu nesil gibi sınıflandırılmaktadır.

F-35 ise ilk tasarımından itibaren düşük radar izine sahip olacak şekilde gövde yapısı ve kullanılan radar izi düşürücü malzemeler ile üretilen 5. nesil uçak sınıfındadır.

F-35’in en temel özelliği ilk tasarımından itibaren düşük radar izine önem verilmesi ve veri füzyonu denilen sahip olduğu bütün sensorlar, radar, EOTS, EH, DAS sistemleri gibi alınan verileri işleyerek, uçağın çevresindeki bütün hava-kara-deniz tehditlerinin anlık resmini çıkarabilmektir.

Bu sayede uçağın çevresindeki 360 derece durumsal farkındalığı pilotun önünde ekrana sunmaktadır. Aldığı bilgileri çevresindeki diğer dost unsurlarla paylaşabilmektedir. Gerektiğinde dahili silah istasyonlarında hava-hava ve hava yer mühimmatını gövde içinde taşıyabilmektedir.

EF-2000 yapısal tasarımında 5. nesil F-35 benzeri uçaklar gibi düşük radar izi temel kriter olmamıştır. EF-2000’in ana tasarım kriteri delta kanat yapısı ve çift EJ-200 turbojet motoru yüksek itki oranı ile manevra kabiliyeti yüksek, hava-hava görevlerde başarılı olması için optimize edilmiş aerodinamik özelliklere sahip bir savaş uçağı olmasıdır.

Zaman içinde gelişen radar ve aviyonik teknolojileri Tranche-1,2,3, ve 4 seklinde sınıflandırılan varyantları üretilerek bugünkü teknoloji ve kabiliyetlerine ulaşmıştır.

2- Satın alınan Eurofighter’lar Türkiye’nin ihtiyacını karşılar mı? Savaş uçağı filosu modern ve yeterli bir seviyeye ulaşır mı?

Türkiye çevresindeki Yunanistan, Rusya, Israil gibi ülkelerin hava gücüne sürekli yatırım yaptıkları, gerek 4+/4.5 nesil ve gerekse 5. nesil uçaklar temin ettikleri görülmektedir. Türkiye, F-35 tedarik planının gerçekleşmemesi nedeniyle mevcut hava gücünde sayısal olarak olmasa bile teknoloji seviye olarak geri kalma riski ile karşı karşıyadır.

MMU projesi (KAAN) henüz geliştirme aşamasındadır ve geliştirme sürecinin bitirilip, muharip seviyede kabiliyetlere sahip olarak envantere girmesi 2030’ları bulabilecektir. Bu çevresel riskler göz önüne alındığında Türkiye’nin hava gücünü teknoloji olarak desteklemesi için EF-2000 gibi hazır uçak temini bir ara çözüm olarak değerlendirmiştir.

Elbette bu EF-2000 kararında Türk-Amerikan ilişkilerinin rolü de büyüktür. Türkiye özellikle son S-400 tedariki sonrası ABD tarafından uygulanan yaptırımlar nedeniyle F-35 tedarikini durdurması, Türk Hava Kuvvetleri’nin 2020’ler ve sonrası için hedeflediği muharip hava gücü planlarını sekteye uğratmıştır.

Envanterindeki artık değiştirilme zamanı gelmiş F-4 gibi uçaklara da sahip olan Türkiye’nin KAAN projesi belli bir olgunluğa ulaşana kadar 40-50 civarında yeni uçak tedarik etmesi ve aynı şekilde envanterindeki F-16 filosunu hızlı şekilde yeni teknoloji radar ve EH sistemleriyle güncellemesini en öncelikli süreç olarak görmekteyim.

EF-2000 uçağı sahip olduğu Captor-E AESA radarı (farklı Mk-0,1,2 gibi varyantları üretilmektedir) ve ramjet itki teknolojisi kullanan Meteor füzesi ile birlikte kullanıldığında orta-yüksek irtifalarda 100+km üzerinde menzillerde hava-hava angajmana girebilen bir uçaktır.

Yüksek manevra kabiliyeti yanında, hava-hava görevler için sunduğu uzun menzilli angajman kabiliyetini özellikle Türk Hava Kuvvetleri’nin kısa vadede sahip olmak istediği en önemli kabiliyet olarak değerlendirmekteyim.

Halen Türk Hava Kuvvetleri envanterinde F-16 ve AMRAAM kabiliyeti bahsedilen 100+km ötesinde angajman kabiliyeti sunmadığı gibi, sahip olunan F-16’lar Block-30/40/50/50+ olarak mekanik antenli daha eski nesil radarlara sahiptir. Çevresel tehditler olarak bakıldığında, Türkiye etrafındaki coğrafyadaki ülkelerin, Yunanistan özellikle, hem yeni modern savaş uçakları ve uzun menzilli hava-hava füzeleri tedarik etmeleri nedeniyle, sahip olduğu güç dengesinin aleyhine bozulmasına izin vermek istemeyecektir.

Diğer yandan NATO üyesi Avrupa ülkelerinin savunma stratejilerinde birbiriyle yakınlaşmasının işaretlerini görmekteyiz. Türkiye’nin EF-2000 alimi ayni zamanda Avrupa ile uzun vadeli savunma sanayinde stratejik iş birliği fırsatlarının kapısını açabilecek bir tedarik süreci olarak görülebilir.

3- Türkiye, 40 tane F-16 Blok 70 Viper uçağı alınması konusunda ABD ile anlaşmıştı. Envanterde bulunan en gelişmiş F-16’ların da Blok 50+ olduğu biliniyor. Bu uçaklar F-35 ve Eurofighter’larla kıyaslanabilir mi? Temel farklar neler?

Türkiye envanterinde F-16 Block 30/40/50/50+ olarak farklı blok olarak tanımlanan uçaklar olmasına rağmen Block-30’lar hariç diğer Block-40/50’ler, 2010’larda yapılan Peace Onyx-3 CCIP modernizasyonu ile yazılım, aviyonik olarak Block-50+ seviyesine çıkarılmışlardır.

Block-50+ uçaklarını yapısal olarak diğer F-16 uçaklarından ayıran en önemli özelliği gövde üzerindeki ilave yakıt tanklarıdır (CFT Conformal Fuel Tank). Bu ilave gövde üstü yakıt tankları sayesinde F-16 Block-50+ uçaklarının menzili diğerlerine göre %30-40 daha uzun olabilmektedir.

F-16 Blok-70 uçakları ise özellikle yapısal olarak Blok 50+ uçakları ile aynı olmasına rağmen, aviyonik ve AESA teknolojili radar yetenekleri olarak 4.5 nesil uçaklar seviyesindedir. Bu açıdan bakıldığında Block-70 uçakları EF-2000’un son varyantı olan Tranche-4’lere daha yakın uçaklardır.

Türkiye’nin ABD’den F-16 Block-70 tedarik sürecini tamamlamak isteyeceği kanaatindeyim, daha önce açıklanan yeni 40 adet F-16 Block-70 uçağı paketi revize edilerek sayı 30’lara da düşürülebilir.

Türkiye’nin milli imkanlar ile yapacağı F-16 Özgür-2 modernizasyonunun Block-70 alımı süreciyle birlikte hızlanması mümkün olabilir. Aynı zamanda Türkiye’nin resmi olarak sahip olduğu ama ABD’de kalan 6 adet F-35 uçağının Türkiye’ye gelmesi ve bir miktar daha ilave F-35 siparişi konusu da gündeme gelebilir. Bu sorunun artık bir sonuca ulaştırılmasını bekleyebiliriz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.