Bu Asya ülkesinde tarihin en güçlü kabinesi kuruldu ama bir sorun var: Bakanların hepsi yüzyıllar önce öldü

Filipinler’de, teknoloji ve demokrasiyi birleştirmeyi amaçlayan devrim niteliğinde bir proje hayata geçiyor: Sensei Adası. 

Yaklaşık üç milyon Euro yatırım toplayan bu girişim, Winston Churchill, Marcus Aurelius ve Nelson Mandela gibi tarihi liderlerin yapay zeka kopyalarından oluşan bir kabine tarafından yönetilecek. Projenin amacı, yolsuzluk ve bürokrasi gibi insani kusurlardan arındırılmış, şeffaf bir yönetim modeli oluşturmak.

Tarihin en büyük beyinleri dijital kabinede buluştu

Sensei Adası’nın hükümeti, 17 farklı tarihi lider ve düşünürün dijital kopyasından oluşuyor. Her bir yapay zeka, orijinal kişiliğin felsefesine, konuşmalarına ve kararlarına göre eğitilerek, onların değerlerini ve yönetim tarzlarını taklit ediyor. 

Kabinede Marcus Aurelius Cumhurbaşkanı, Winston Churchill Başbakan olarak görev yaparken, Eleanor Roosevelt Dışişleri, Sun Tzu Savunma ve Konfüçyüs Eğitim Bakanı olarak yer alıyor.

Proje, aynı zamanda yeni bir dijital demokrasi modelini test ediyor. Dünyanın dört bir yanından kullanıcılar “e-vatandaş” olarak kaydolup yasa teklifleri sunabilecek. Bu teklifler hem yapay zeka kabinesi hem de halk tarafından oylanacak.

Ancak en kritik nokta, “emniyet valfi” olarak adlandırılan bir madde: Ada sakinleri, yapay zekanın aldığı herhangi bir kararı veto etme veya değiştirme hakkına sahip olacak, böylece nihai kontrol her zaman insanda kalacak.

Tarihi figürlerin dijital kopyalarıyla bir ülke yönetme fikri, beraberinde ciddi etik ve yasal sorunları da getiriyor. Son dönemde artan “deepfake” skandalları ve dijital kimliklerin kötüye kullanılması, bu tür bir projenin ne kadar hassas bir dengede durduğunu gösteriyor. 

Sensei Adası’nın, bu teknolojinin kötüye kullanılmadan, dürüstlükle bir yönetim aracı olabileceğini kanıtlayıp kanıtlayamayacağı ise tüm dünya tarafından yakından izleniyor.

Yönetim modelinin ötesinde, Sensei projesi, yerel kahramanların dijital kopyalarını kullanarak dünya çapında interaktif turizm deneyimleri yaratmayı da hedefliyor. Bu, statik müzeleri, ziyaretçilerin tarihle doğrudan etkileşime girebildiği dinamik merkezlere dönüştürme potansiyeli taşıyor.