Havalar soğuduğunda eldivenlere ve kalın çoraplara sarılmak normaldir. Ancak bazı insanlar için ellerin ve ayakların o buz gibi olma hissi, sıcak bir odada veya battaniyenin altında bile asla geçmez. Uzmanlara göre, bu masum görünen durum, aslında vücudunuzun size gönderdiği ve anemi, tiroid sorunları veya Raynaud sendromu gibi altta yatan ciddi sağlık sorunlarına işaret edebilen önemli bir yardım çığlığı olabilir.
Soğuk havalarda el ve ayaklarımızın üşümesi normal bir savunma mekanizmasıdır. Vücudumuz, kalp ve beyin gibi hayati organları sıcak tutmak için, kan damarlarını daraltarak (vazokonstriksiyon) sıcak kan akışını vücudun merkezine yönlendirir. Ancak bu durum, dışarıdaki sıcaklıktan bağımsız olarak kronik bir hal aldığında, bir soruna işaret ediyor olabilir.
Doktorlar, sürekli soğuk el ve ayakların otomatik olarak sadece “dolaşım bozukluğuna” bağlanmaması gerektiği konusunda uyarıyor. İşte bu durumun en yaygın ama genellikle gözden kaçan nedenleri:
Anemi (Demir veya B12 Eksikliği): Vücudun oksijen taşıyıcıları olan kırmızı kan hücreleri yetersiz olduğunda, özellikle el ve ayak gibi uç noktalardaki dokular yeterli oksijen alamaz. Bu durum, kendini sürekli bir üşüme hissi olarak gösterir.
Hipotiroidizm (Tiroid Bezinin Az Çalışması): Vücudun metabolizmasını ve ısı üretimini düzenleyen tiroid bezi yeterli hormon üretmediğinde, tüm vücut sistemi yavaşlar. Bunun en yaygın belirtilerinden biri de soğuğa karşı artan hassasiyet ve sürekli üşüyen el ve ayaklardır.
Raynaud Sendromu: Bu rahatsızlıkta, el ve ayak parmaklarındaki küçük atardamarlar, soğuğa ve hatta duygusal strese karşı aşırı bir tepki verir. Bu dramatik tepki genellikle üç aşamada gerçekleşir:
Önce kan akışı kesildiği için parmaklar beyazlaşır.
Ardından oksijen eksikliğinden maviye döner.
Kan akışı geri geldiğinde ise ağrılı bir karıncalanma hissiyle birlikte kırmızılaşır.
Periferik Nöropati: Genellikle diyabetin bir komplikasyonu olarak ortaya çıkan bu durumda, sinir hasarı ayaklardaki hissi azaltır ve kan akışının düzenlenmesinde bozukluklara yol açarak üşüme hissine neden olabilir.
Ayrıca, sigara içmek de bilinen bir nedendir. Nikotin, kan damarlarını doğrudan daraltarak kan akışını kalıcı olarak engelleyebilir.
Eğer altta yatan bir tıbbi neden yoksa, bu rahatsız edici durumla başa çıkmak için birkaç basit ama etkili yöntem mevcut:
Kat kat giyinin: Vücudunuzun merkezi (gövdeniz) ne kadar sıcak olursa, uç noktalara o kadar fazla sıcak kan gönderir. Tek bir kalın kazak yerine, tişört, gömlek ve hırka gibi katmanlar oluşturmak daha etkilidir.
Doğru malzemeyi seçin: Nemi hapseden pamuk yerine, ısıyı daha iyi koruyan yün veya modern teknik kumaşları tercih edin.
Dar kıyafetlerden kaçının: Dar çoraplar veya eldivenler, kan dolaşımını mekanik olarak engelleyerek durumu daha da kötüleştirebilir. Daha bol ayakkabılar ve parmakların birbirini ısıtmasına olanak tanıyan tek parmaklı eldivenler daha iyi bir seçimdir.
Hareket edin: En güçlü silahınız harekettir. Uzun süre oturduğunuzda bile, birkaç dakikalık bir yürüyüş yapmak, bileklerinizi çevirmek veya yumruklarınızı sıkıp açmak kan akışını anında hızlandıracaktır.
Uzmanlar, çoğu vaka fizyolojik bir tuhaflıktan ibaret olsa da, aşağıdaki belirtilerin mutlaka tıbbi bir müdahale gerektirdiği konusunda hemfikir:
Üşümeye, cilt renginde beyazlaşma veya mavileşme gibi değişiklikler eşlik ediyorsa.
El veya ayaklarda iyileşmeyen yaralar ortaya çıkıyorsa.
Üşümeye uyuşma, karıncalanma veya şiddetli ağrı hissi eşlik ediyorsa.
Unutmayın, vücudumuz genellikle büyük bir sorun ortaya çıkmadan önce bize küçük fısıltılarla sinyal gönderir. Kronik olarak soğuk elleri ve ayakları dinlemeye değer.