Türkiye genelinde yapılan son kapsamlı antropolojik araştırma, erkeklerin ortalama boyunu 1.74 metre, kadınlarınkini ise 1.60 metre olarak belirledi. Bu veriler, Türkiye’nin Avrupa ortalamasının gerisinde kaldığını doğrularken, bölgesel dağılım haritası şaşırtıcı sonuçlar ortaya koydu.

ANKARA – Türk insanının fiziksel özelliklerini bilimsel zeminle mercek altına alan yeni bir araştırma, ülkenin ortalama boy haritasını detaylarıyla ortaya koydu. Çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye nüfusu genel ortalamada Avrupa standartlarının bir basamak altında kalmaya devam ediyor. Erkeklerde 174 cm, kadınlarda ise 160 cm olarak belirlenen ulusal ortalama, uzmanlara göre acilen ele alınması gereken halk sağlığı ve beslenme politikalarının önemini bir kez daha vurguluyor.
Türkiye ortalaması, Hollanda (erkekler 183.8 cm), Sırbistan (erkekler 182 cm) ve İsveç gibi uzun boylarıyla bilinen Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde seyrediyor. Hatta 177 cm ortalamasına sahip İtalya gibi Akdeniz ülkelerine kıyasla bile belirgin bir düşüş gözlemleniyor.
Uzman antropologlar, Avrupa’daki boy artış trendinin 20. yüzyılın başından itibaren kesintisiz devam ettiğini, ancak Türkiye’de bu artışın sosyoekonomik dalgalanmalar nedeniyle zaman zaman kesintiye uğradığını ifade ediyor. Gelecek nesillerin boy potansiyelini maksimize etmek için, özellikle ilk bin günlük beslenme dönemine (anne karnından iki yaşına kadar) odaklanan politikaların kritik öneme sahip olduğu belirtiliyor.
Araştırmanın en dikkat çekici bulgusu ise, ortalama boy uzunluğunun bölgeler arasındaki keskin ayrımı oldu.
Türkiye’nin en kısa boy ortalamasına sahip bölgesi olarak belirlenen Karadeniz’de, bu durumun coğrafi ve kültürel nedenlerle açıklanabileceği üzerinde duruluyor. Rize, en kısa ortalamayla ilk sırada yer alırken, onu yakın aralıklarla Ordu ve Trabzon takip ediyor.
Bu sonucun ardında yatan temel faktörler şunlar:
Genetik İzolasyon: Bölgenin zorlu coğrafyası nedeniyle, tarihsel süreçte genetik akışın diğer bölgelere göre daha kısıtlı kalması ve yerel gen havuzunun baskın olması.
Beslenme Alışkanlıkları: Karadeniz mutfağının temelini oluşturan mısır ve hamsi gibi ürünlerin yoğun tüketimi, kalsiyum ve D vitamini dengesi açısından diğer bölgelerden farklı bir profil çiziyor. Tarım ve hayvancılıkta sınırlı arazi imkanları da beslenme çeşitliliğini etkileyebiliyor.
Coğrafi Koşullar: Engebeli arazideki yaşam tarzının ve zorlu iklim koşullarının metabolizma üzerindeki etkileri de dikkate alınıyor.
Boy ortalamasının en uzun olduğu şehirler ise büyük bir sürpriz olmaksızın, yüksek sosyoekonomik standartları ve göç hareketliliğinin yoğun olduğu bölgelerden çıktı. İzmir’in zirvede yer aldığı listeyi, Bursa ve Balıkesir gibi Marmara şehirleri takip ediyor.
Uzmanlara göre, bu şehirlerdeki uzun boy ortalamasını tetikleyen etkenler karmaşık bir yapıya sahip:
Kentleşmenin Etkisi: Erken dönemde daha iyi sağlık hizmetlerine erişim ve daha az fiziksel stres, uzun boyluluğu destekleyen çevresel faktörler olarak öne çıkıyor.
Araştırma, ülkenin genel ortalamasını gösterirken, Türkiye’nin aynı zamanda dünyanın en uzun insanına ev sahipliği yaptığını hatırlatıyor. Mardin doğumlu 2.51 metre boyundaki Sultan Kösen, ülkenin genetik çeşitliliğinin sınırlarını zorlayan bir sembol olarak uluslararası alanda tanınıyor. Kösen’in boy uzunluğu, hipofiz bezindeki aşırı büyüme hormonu üretimine neden olan bir durum olan gigantizm kaynaklıdır ve bu, popülasyon ortalamasının dışında değerlendirilen nadir bir durumdur.
Araştırmanın sonuçları, Türkiye’de boy uzunluğunun sadece genetik bir miras değil, aynı zamanda yaşam kalitesi, sosyoekonomik refah ve beslenme eşitliğinin bir göstergesi olduğunu ortaya koyuyor. Yetkililerin, bölgesel farklılıkları dikkate alan ve özellikle dezavantajlı bölgelerde çocukların sağlıklı gelişimini destekleyen ulusal beslenme programlarını gözden geçirmesi, gelecek nesillerin potansiyellerine ulaşması için hayati önem taşıyor.