11 milyon kişiyle yapılan araştırma, tedavi edilmeyen uyku apnesinin Parkinson riskini iki kat artırdığını, CPAP cihazının ise riski önemli ölçüde azalttığını ortaya koydu.
ABD’li araştırmacıların 11 milyon kişiye ait sağlık verilerini inceleyerek yaptığı geniş kapsamlı yeni bir çalışma, tedavi edilmeyen uyku apnesinin Parkinson hastalığı riskini neredeyse iki katına çıkardığını ortaya koydu. Araştırmada, CPAP cihazı kullanan hastalarda bu riskin belirgin biçimde azaldığı da bilimsel olarak gösterildi.
Çalışma, ABD’nin saygın tıp dergilerinden biri olan JAMA Neurology’de yayımlandı.
Araştırma, Oregon Health & Science University (OHSU) bünyesindeki bilim insanları tarafından yürütüldü. Çalışmada, çoğu asker gazilere ait olmak üzere 11 milyon kişinin uzun yıllara yayılan sağlık kayıtları analiz edildi.
Veriler, uyku apnesi tanısı olup CPAP tedavisi almayan bireylerde Parkinson gelişme riskinin, CPAP kullananlara kıyasla neredeyse iki kat daha fazla olduğunu net biçimde ortaya koydu. Bu sonuç, uyku bozukluklarının yalnızca günlük yaşam kalitesini değil, beyin sağlığını da doğrudan etkilediğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Araştırmanın baş yazarı Dr. Lee Neilson, sonuçlara ilişkin yaptığı değerlendirmede şu çarpıcı ifadeleri kullandı:
“Nefesiniz durduğunda ve kandaki oksijen seviyesi normalin altına düştüğünde, nöronlarınız da muhtemelen sağlıklı bir şekilde çalışmıyor demektir. Bunun yıllar boyunca, her gece tekrar etmesi, nörodejeneratif hastalıklar için ciddi bir risk oluşturur.”
Neilson’a göre, uyku apnesine bağlı kronik oksijensizlik, zamanla beyin hücrelerinde geri dönüşü zor hasarlara yol açabiliyor ve bu durum Parkinson gibi ilerleyici hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.
Araştırmada, CPAP cihazının gece boyunca düzenli hava akışı sağlayarak kandaki oksijen seviyesini stabil tuttuğu ve bu sayede beyin dokusunun oksijensiz kalmasının önüne geçtiği vurgulandı. Bilim insanları, CPAP tedavisinin yalnızca horlama ve gündüz uykululuğunu azaltmadığını, aynı zamanda uzun vadede nörolojik hastalıklara karşı koruyucu etki de sağladığını belirtti.
Bu yönüyle CPAP’ın, Parkinson’a giden biyolojik süreci yavaşlatabildiği veya tamamen engelleyebildiği değerlendiriliyor.
Dr. Neilson, araştırma sonuçlarının till klinik pratiğini doğrudan etkileyeceğini belirterek, şu açıklamayı yaptı:
“Bu bulgular, hastalarımda uyku sağlığını önceliklendirmem gerektiğini bir kez daha gösterdi. Açık söylemek gerekirse, bunun benim pratiğimi değiştireceğini düşünüyorum. Uyku apnesi olan hastalara CPAP tedavisini artık çok daha güçlü şekilde önereceğim.”
Uzmanlara göre bu çalışma, uyku apnesinin sadece solunumla ilgili değil, doğrudan beyinle ilişkili ciddi bir hastalık olduğunu gösteren en güçlü bilimsel kanıtlardan biri olarak kabul ediliyor.
Nöroloji ve uyku tıbbı uzmanları, toplumda uyku apnesinin hâlâ “basit horlama” düzeyinde algılandığını, oysa hastalığın;
Erken tanı konulan ve CPAP veya benzeri solunum destek tedavileri düzenli uygulanan hastalarda, bu risklerin büyük ölçüde azaltılabildiği ifade ediliyor.