Avrupa başkentlerinde, “barış mı, yeni bir harita mı?” tartışması başladı.
Ankara’da ise bir yandan Washington Moskova Kiev ve Brüksel hattında diplomasi trafiği sürerken bir yandan da temkinli ve dikkatli izleme anlayışı hakim. Zira Türkiye’nin savaşın başından buyana tarafsız kalmasına dolayı süreçte Ankara’dan da beklentiler var.
ABD Başkanı Donald Trump’ın özel ekibi tarafından hazırlanan ve Amerikan basınına sızan 28 maddelik Ukrayna barış planı, Washington’ın artık “savaşı sürdürmek yerine dondurmayı” hedeflediğini gösteriyor.
Plan, Rusya’nın taleplerine büyük ölçüde yaklaşması nedeniyle Kiev’de endişeyle, Moskova’da ise temkinli bir memnuniyetle karşılandı. Avrupa başkentlerinde ise “barış mı, yeni bir harita mı?” tartışması başladı.
Ankara’da ise bir yandan Washington Moskova Kiev ve Brüksel hattında diplomasi trafiği sürerken bir yandan da temkinli ve dikkatli izleme anlayışı hakim. Zira Türkiye’nin savaşın başından buyana tarafsız kalmasına dolayı süreçte Ankara’dan da beklentiler var.
Planın hazırlanmasında Trump’ın yakın ekibinden Steve Witkoff, JD Vance, Marco Rubio ve Jared Kushner rol aldı. ABD’li diplomatik kaynaklar Türkiye ve Katar’ın planın oluşturulması sırasında ara kanalları açarak teknik müzakerelere katkı sündüğünü belirtiyorlar.
Toprak Düzenlemeleri ve Egemenlik (1–8)
1. Donetsk bölgesinin fiilen Rusya’ya devredilmesi.
2. Luhansk bölgesinin fiilen Rusya’ya devredilmesi.
3. Ukrayna’nın bu iki bölgedeki idari ve askerî iddialarından tamamen vazgeçmesi.
4. Donbas çevresinde geniş bir silahsızlandırılmış tampon bölge oluşturulması.
5. Zaporijya’da mevcut cephe hattının “önümüzdeki yıllar boyunca” dondurulması.
6. Herson’un doğu kesimindeki kontrol çizgisinin dondurulması.
7. Zaporijya’nın bazı kırsal alanlarında olası “geri çekilme ve yeniden değerlendirme” mekanizması oluşturulması.
8. Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunun ABD ve Batı tarafından resmen tanınması.
Ukrayna’nın Askerî ve Güvenlik Yapısı (9–15)
9. Ukrayna ordusunun mevcut personel sayısının yarıya düşürülmesi.
10. Ukrayna’nın uzun menzilli füze ve ağır silah sistemlerine erişiminin durdurulması.
11. Yabancı askerî birliklerin Ukrayna topraklarında konuşlanmasının yasaklanması.
12. Ülkeye uzun menzilli Batı silahlarının transferinin durdurulması.
13. Ukrayna’da kurulan yabancı askerî eğitim üslerinin kapatılması.
14. Batı ülkelerinin Ukrayna içinde istihbarat tesisleri kurmasının sınırlandırılması.
15. NATO üyeliğinin “en az 5–7 yıl” askıya alınması. (WSJ)
Siyasi ve Kurumsal Düzenlemeler (16–20)
16. Rusçanın Ukrayna’da resmî ikinci dil ilan edilmesi.
17. Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne resmî statü tanınması ve devlet müdahalesinin azaltılması.
18. Rusya ile ticari ve enerji alanında teknik komisyon kurulması.
19. Ukrayna’nın iç hukukunda Rusya’yı “işgalci devlet” olarak tanımlayan maddelerin kaldırılması. 20. Donbas ve Kırım’ı ilgilendiren davaların uluslararası mahkemelerden çekilmesi.
Uluslararası Güvenlik ve Garanti Sistemleri (21–25)
21. ABD’nin Ukrayna’ya “saldırı durumunda hızlı destek” garantisi vermesi.
22. Ancak bu garantinin askerî müdahale zorunluluğu içermemesi.
23. Avrupa ülkelerinin Ukrayna için ortak güvenlik fonu oluşturması.
24. Rusya’nın anlaşmayı ihlal etmesi hâlinde otomatik ekonomik yaptırımların devreye girmesi.
25. Silahsızlandırılmış bölgelerin uydu ve uluslararası gözlemciler tarafından izlenmesi.
Ekonomik ve Yeniden Yapılanma Süreci (26–28)
26. Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden yapılanması için Batı tarafından kurulacak fonun yönetimine Katar’ın da katılması.
27. Rusya’nın savaş nedeniyle zarar gören altyapıya sınırlı tazminat ödemesi; ancak bunun “politik maliyeti düşük” seviyede tutulması.
28. Ukrayna’nın borç erteleme programının yeniden yapılandırılması ve 2030’a kadar kademeli bir ödeme takvimi uygulanması.
Planın açıklanmasının ardından Amerikan basınında çıkan haberler, Kiev üzerindeki baskının hızla arttığını gösteriyor.
CBS News’e göre ABD Savunma Bakanı D. Driskell’in Kiev’e yaptığı ziyarette verilen mesaj açık oldu: “Savaşın maliyeti artık sürdürülebilir değil. Washington bu planı destekliyor.”
Bu ifade, Zelenskiy yönetimini son derece zor bir pozisyona itiyor. Çünkü:
• Ukrayna ordusu yorgun ve personel kaybı yüksek.
• Batı’dan silah ve mühimmat desteği önceki yıllara göre belirgin şekilde azaldı.
• Avrupa ülkelerinde Ukrayna’ya yapılan yardımların toplumsal desteği hızla düşüyor.
• ABD’de Kongre’de Ukrayna’ya yeni yardım paketleri artık tartışmasız geçmiyor.
• Trump yönetimi Ukrayna’ya verilen “açık çek” politikasını bitirmek istiyor.
Politico bu durumu şöyle özetledi: “Zelenskiy için seçenekler daralıyor. Planı reddetmesi yeni yardım akışını durdurabilir.”
New York Times ise Kiev’deki ruh hâlini “umutsuz kaygı” olarak tanımlıyor. Gazete, Ukrayna hükümetinin ABD baskısına karşı koyabilmek için Avrupa’dan ek destek arayışına girdiğini, özellikle Polonya ve Baltık ülkeleriyle temasların sıklaştığını yazdı.
Ukrayna’daki bazı yetkililerin korkusu şu:
“Plan kabul edilmezse ABD desteği biter, savaş yeniden ağırlaşır.” Bu nedenle Kiev’in önümüzdeki aylarda diplomasi, iç siyaset ve savaş alanı baskılarını aynı anda yönetmesi gerekecek.
Rusya cephesinde ise plan temkinli bir memnuniyetle karşılandı. Kremlin’in resmî açıklama yapmaktan özellikle kaçınması dikkat çekiyor.
Kommersant, Kremlin’e yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde: “Moskova’nın yıllardır talep ettiği birçok unsur planın içine yerleştirildi. ifadelerini kullandı.
Putin’in yakın çevresine göre memnuniyet yaratan maddeler:
• Donbas’ın tamamen Rusya’ya bırakılması
• Kırım’ın tanınması • Ukrayna ordusunun küçültülmesi
• NATO üyeliğinin askıya alınması
• Yabancı askerî üslerin yasaklanması
Ancak Kremlin, neden açıktan sevinç göstermiyor?
1. Batı’nın vereceği güvenlik garantilerinin Rusya aleyhine kullanılmasından çekiniyor.
2. Donbas’taki sınırların “uluslararası gözlemciler” tarafından izlenmesine sıcak bakmıyor.
3. Ukrayna’nın iç hukukunda yapılacak değişikliklerin uygulanabilirliğini sorguluyor.
Habertürk’e değerlendirmede bulunan Rus siyaset uzmanı Fyodor Lukyanov, planı şöyle yorumladı:
“Bu, Rusya’nın bir zaferi gibi görülebilir ama tam bir zafer değil. Moskova temkinli çünkü süreci ABD yönetiyor.”
Moskova’nın sessiz memnuniyeti, planın Rusya açısından stratejik bir kazanım olduğunu; fakat Kremlin’in Batı’ya güvenmediğini açıkça ortaya koyuyor. Yani anlaşma temelde güvensizlik üzerine inşa ediliyor.
Avrupa başkentlerinde yapılan değerlendirmelerde planın bir barış belgesinden çok “yeni bir coğrafi düzene” işaret ettiği vurgulanıyor.
Brüksel’de diplomatlar arasında konuşulan ortak görüş şöyle: “Barış geliyor olabilir, ama bu barışın bedeli Avrupa’nın doğusunda yeni bir haritadır.”
Planın kritik sonuçları:
Ukrayna’nın fiilî bölünmesi uluslararası hukukta tartışma yaratacak. Rusya’nın Avrupa karşısında stratejik bir kazanımla çıkması NATO’nun doğu kanadını zayıflatabilir.
Baltık ülkeleri bu plana en sert karşı çıkan aktörler; çünkü “Rusya’nın iştahını artıracağını” düşünüyorlar. Almanya planı destekliyor fakat detaylardan habersiz olması tartışma yaratmış durumda.
Fransa’nın tutumu belirsiz; Paris planı desteklerse Avrupa içi çatlak derinleşebilir.
ABD’deki Brookings, planı şu sözlerle özetliyor: “Bu bir barış planı değil; savaş yorgunluğunun jeopolitik bir uzlaşmaya dönüşmesidir.”
Planın zamanlaması da dikkat çekiyor. ABD bütçesindeki 2026–2028 askerî harcama projeksiyonlarında Ukrayna için ayrılan pay ciddi şekilde düşüyor. Avrupa’da 2025’te peş peşe seçimler var; aşırı sağ partilerin yükselişi Ukrayna’ya desteği zayıflatıyor.
Rusya, ekonomik yaptırımlara rağmen dış ticarette Çin ve Orta Asya üzerinden yeni kanallar oluşturdu. Cephe hattında aylardır belirgin ilerleme sağlanamıyor; savaş statikleşti.
Kısacası, Washington bu planla hem maliyeti düşürmeyi hem de savaşı dondurmayı hedefliyor. Ama bunu yaparken Ukrayna’nın egemenlik alanını büyük ölçüde daraltıyor.
Amerikan medyasındaki tartışmanın özeti şu cümlede saklı: “Bu barış değil, bir dayatma. Ama ABD artık başka seçenek görmüyor.”
Trump’ın 28 maddelik planı uygulanırsa, Ukrayna resmî olarak küçük, zayıflamış ve tarafsız bir devlete dönüşecek. Rusya, 2014’ten beri hedeflediği alanların çoğunu elde etmiş olacak.
Avrupa’nın güvenlik mimarisi kökten değişecek. NATO’nun Doğu Kanadı tarihinin en kırılgan dönemine girebilir.
Uzmanlara göre, asıl soru şudur:
“Gerçekten bir barışa mı gidiyoruz, yoksa savaşın bitmiş gibi göründüğü ama gerilimin hiç azalmadığı yeni bir dönemin başlangıcına mı?”
Bazı Batılı analistler şimdiden bu süreci şöyle adlandırıyor: “Soğuk Barış.” Yani savaş yok, çatışma yok… Ama barış da yok.