Japonya’da özellikle Tokyo, Osaka ve Yokohama gibi yoğun nüfuslu şehirlerde her araç sahibi, kendi aracına ait özel bir park alanı göstermek zorunda. Bu alan:
– Evine 2 kilometreden daha uzak olmamalı,
– Resmi olarak kira sözleşmesiyle kiralanmış veya mülkiyet belgesiyle tescillenmiş olmalı,
– Yerel polis biriminden onaylı belge alınarak kayıt altına girmeli.
Belge olmadan araç kaydı yapılamıyor, dolayısıyla park yeri olmayan birinin araba satın alması da mümkün olmuyor.
Sistemin en büyük sonucu ise; Japonya’da sokak kenarına park etmiş araç görmek mümkün değil. Yollar açık, kaldırımlar ise temiz.
Üstelik bu düzen sadece estetik değil; aynı zamanda güvenlik verimlilik açısından da büyük fark yaratıyor:
– Acil durum araçları (ambulans, itfaiye) sokaklarda kolayca ilerliyor.
– Gereksiz trafik tıkanıklıkları önleniyor.
– Sokak görüntüsü düzenli, estetik ve planlı kalıyor.
1962’de yürürlüğe giren bu sistem, Japonya’nın sınırlı şehir alanlarını maksimum verimlilikle kullanma stratejisinin bir parçası.
Yüksek nüfus yoğunluğuna rağmen ülke, “araba kargaşası” yaşanmayan nadir yerler arasında gösteriliyor.
Bu sistem aynı zamanda insanların kamu ulaşımını tercih etmesini de teşvik ediyor. Tokyo gibi şehirlerde nüfusun büyük bölümü tren ve metro kullanıyor; çünkü araba sahibi olmanın tek başına değil; park edebilmenin de bir maliyeti var.