Mikronezya, volkanik adalar ve mercan atollerinden oluşan dört eyaletten meydana geliyor: Yap, Chuuk, Pohnpei ve Kosrae. Ülke, turkuaz denizi, bembeyaz sahilleri ve yemyeşil ormanlarıyla “doğal bir akvaryum” olarak anılıyor.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki Nan Madol antik kenti ise Mikronezya’nın en dikkat çekici simgesi. Modern teknolojinin olmadığı bir dönemde, deniz üstüne inşa edilen bu taş şehir, “Pasifik’in Venedik’i” olarak tanımlanıyor.
Sadece doğasıyla değil, tarihiyle de büyüleyen Mikronezya, II. Dünya Savaşı’ndan kalma batık gemi ve uçaklarla dolu Chuuk Lagünü ile dalış tutkunlarının gözdesi. Yaklaşık 50 gemi ve 250 uçak enkazı barındıran bu bölge, dünyanın en büyük sualtı dalış noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Her yıl binlerce profesyonel dalgıç, bu eşsiz sualtı manzarasını keşfetmek için Mikronezya’ya akın ediyor.
1986 yılında bağımsızlığını kazanan Mikronezya, Türk vatandaşlarına kapıda vize uyguluyor. Türkiye’den giden ziyaretçiler, 30 güne kadar ülkede vizesiz kalabiliyor. ABD vatandaşları için süresiz konaklama hakkı tanıyan ülke, Türk gezginler için de kolay vize prosedürü ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor.
Mikronezya’ya Türkiye’den direkt uçuş bulunmuyor. Ancak Güney Kore, Japonya veya Filipinler aktarmalı uçuşlarla ülkeye ulaşmak mümkün.
Uzmanlar, Karadağ’ın vize kararının ardından “vizesiz tropik tatil arayışındaki Türkler için Mikronezya’nın yeni gözde destinasyon olabileceğini” belirtiyor.