Kadın kalbi alarm veriyor!

Kadın kalbi alarm veriyor!
Yayınlama: 07.10.2025 07:12
A+
A-

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDC) toplumumuzda sağlık  farkındalığını artırmak amacıyla, “Sağlıkta Ortak Akıl-Kalp ve Damar Hastalıkları Medya Çalıştayı” gerçekleştirdi. ‘Dünya Kalp Günü’ kapsamında düzenlenen çalıştayda açılış konuşmasını yapan TKDCD Başkanı Doç. Dr. Murat Sargın, medyanın rolünün önemine değinerek, sağlık alanında doğru bilgiye ulaşmanın gittikçe zorlaştığını ifade etti… 

Sargın ‘’Kalp ve damar sağlığı alanında doğru bilgilendirmenin, bilinçli farkındalığın ve bilimsel veriye dayalı haber önemine inanıyoruz. Bu nedenle medyanın güçlü etkisini, hekimlerin bilimsel birikimiyle buluşturarak ortak bir akıl geliştirmeyi hedefliyoruz’’ dedi. Doç. Dr. Murat Sargın, bu açıdan, çalıştayda öne çıkarmak istedikleri mesajları ise şöyle sıraladı:

Erken yaşta kalp krizi geçiriyoruz

Avrupa’da kalp krizi yaşı ortalama 65-70 yaş arasında… İngiltere ve Almanya’ya bakarsak ortalamanın 67-68 yaşları olduğunu görüyoruz. 

Ülkemizde kalp krizi geçirenlerin ortalama yaşı 60-65 yaş arasında. Yani bizde kalp krizi geçirme yaşı ortalama 2-3 yaş daha erken gibi görünüyor. 

İŞTE SEBEPLERİ 

– Genç erkeklerde sigara kullanımı çok yüksek.
– Kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon ve diyabet sıklıkla birlikte görülüyor.
– Obezite ve hareketsizlik giderek artıyor.
– “Kötü kolesterol” dediğimiz LDL değerlerini düşürmeyi hastalarımız yeterince önemsemiyor; düzenli kontrol ve ilaç uyumu düşük kalıyor.

Genç hipertansiyon tehlikesi

Kronik hastalıklar arasında hipertansiyon da önemli bir yer tutuyor. Toplumumuzda birçok kişi hipertansif olduğunu dahi bilmiyor. Geç hipertansiyon hastaları bize genellikle komplikasyonlarla geliyor. Uzun süre hipertansiyona maruz kaldığınızda damarlarınızda sertleşme oluyor. Bu yüzden de felç, beyin kanaması ya da ölümcül kalp hastalıkları ortaya çıkabiliyor. 

Takviyeler kalp krizini önler mi?

Raf ürünü balık yağı karışımları, multivitaminler, antioksidanlar, koenzim Q10, D vitamini ve benzeri ürünler; kalp krizi, inme veya kalp-damar kaynaklı ölüm riskini anlamlı biçimde azaltmaz. Bir ürünün “doğal” olması güvenli veya etkili olduğu anlamına gelmez. Bazıları “kötü kolesterolü” düşürebilir; ancak ilaçlarla etkileşim ve karaciğer-kas sorunları doğurabilir. Bu nedenle kolesterol ilacının yerine önerilmez.

Obezite hızla artıyor

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDC) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ümit Kervan da kalp-damar hastalıklarında ciddi risk faktörleri olan kolesterol, obezite ve hipertansiyona dikkat çekerek, şu bilgileri paylaştı:

Ülkemizde pandemi ile birlikte obezite oranlarımız tırmanışta. Çünkü hareketsiz kaldık. Öte yandan daha önce görmediğimiz, özellikle Karadeniz bölgesinde obezite hızla artıyor. Daha önce sağlıklı bireylerin en fazla olduğu bölgeler olarak bildiğimiz yerler şimdi obezitenin hızla artış gösterdiği bölgeler olmaya başladı. Doğu Karadeniz bölgesine örneğin biraz daha dikkat etmemiz gerekecek. Oralarda toplum daha fazla aktifken, biraz aktivitelerden ödün vermeye başladık gibi görünüyor.

Kötü kolesterolümüz de yüksek

Türk toplumunda ortalama “kötü” kolesterol (LDL) düzeyi yaklaşık 120 mg/dL’dir. Ancak her 3 erişkinden 1’i 130 mg/dL’nin üzerinde seyrediyor. Dahası, erişkinlerin % 60’ı son bir yıl içinde hiç kolesterol ölçtürmemiş durumda. Bu tablo, düzenli takip kültürünün zayıf olduğunu gösteriyor.
Kalp hastalığı geçirmiş olanlar veya diyabet gibi ek riskleri bulunan kişilerde hedeflenen kolesterol seviyelerine inme oranları düşük. Çünkü tedavi başlayanların oranı düşük.

Niye kontrol altına alamıyoruz?

Kolesterol ilacının yeterli dozda ve gerektiğinde kombinasyon halinde kullanılmaması, yan etki kaygıları ve yanlış bilgiler nedeniyle tedaviye uyumun zaman içinde bozulması ayrıca düzenli kontrolün aksamasıdır. Buna, beslenme düzeni, egzersiz, sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişikliklerinin kalıcı hale getirilememesi eklendiğinde LDL düzeyleri hedefin üzerinde kalmaya devam eder.

Kalp hastalıkları ölüm nedenleri arasında ilk sırada!

Türkiye’de kalp-damar hastalıkları 2024 yılında tüm ölümlerin yüzde 36’sından sorumludur. Yani ülkemizde hayatını kaybeden her üç kişiden biri kalp hastalığı nedeniyle aramızdan ayrılıyor. 
Son 5 yıldır bu oran değişmiyor; pandemi döneminde bazı dalgalanmalar yaşansa da tablo aynı: Kalp ve damar hastalıkları, ölüm nedenleri arasında açık ara ilk sırada… 

Cinsiyet dağılımına bakıldığında erkeklerde zaman zaman kanser ölümleri öne geçse de kadınlarda kalp-damar hastalıkları açık farkla birinci sırada yer alıyor. Erkekler daha genç yaşlarda riskle karşılaşırken kadınlarınki menopozdan (östrojen kalkanını kaybediyor) sonra artıyor. 

Yaşam tarzı değişikliği şart

Kalp-damar sağlığını korumada en kalıcı etki yaşam alışkanlıklarıyla sağlanır. Temel yaklaşım Akdeniz tarzı beslenmedir. Bu tarz beslenmede ana yağ olarak zeytinyağı tüketilir. Her gün sebze, meyve, tam tahıl, baklagil ve bir avuç kuruyemiş; haftada bir-iki kez de balık yenir. 
Kırmızı, işlenmiş etler ve tuz sınırlandırılır. Lifli gıda alımı artırılır. Yulaf, arpa ve baklagiller düzenli tüketildiğinde “kötü kolesterol” LDL düşer. Düzenli yürüyüş yapılır. Bu adımlar kan basıncını iyileştirir ve kardiyovasküler riski azaltır. Ancak bu önlemler ilaç tedavisinin yerini almaz, tedaviyi tamamlar.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.