Macaristan’ın Tiszazug bölgesindeki küçük Nagyrév köyü, 1910’lu yıllardan 1920’lerin sonuna kadar süren bir dizi zehirleme vakasıyla tarihin en kan dondurucu toplu cinayetlerinden birine sahne oldu. Köyde yaşayan kadınlar, yıllarca eşlerini ve aile üyelerini arsenikle zehirleyerek öldürdü. Bu dehşet verici olay, Nagyrév’i “Melek Katilleri” (Angel Makers) adıyla dünya tarihine geçirdi.
Yetkililer, resmi kayıtlara geçen en az 162 ölüm vakasını doğrularken, bazı tarihçiler ölü sayısının 300’ü bulabileceğini öne sürüyor. Cinayetler, çoğunlukla arsenik elde etmek için sinek kâğıtlarının kaynatılmasıyla hazırlanan zehirle işlendi. Kurbanların büyük kısmını kocalar oluştururken, bazı aile üyelerinin ve hatta çocukların da hedef alındığı belirlendi.
Olayların merkezinde köyün ebe-hemşiresi Zsuzsanna Fazekas bulunuyordu. Köylüler tarafından “Auntie Zsuzsi” (Teyze Zsuzsi) olarak tanınan Fazekas, evliliklerinde şiddet ve baskı gören kadınlara zehir hazırlamayı öğreterek onlara “çıkış yolu” sundu. Boşanmanın neredeyse imkânsız olduğu bu kırsal bölgede, kadınlar arsenik karışımını kullanarak şiddet dolu evliliklerden kurtulmayı seçti.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından köydeki sosyal koşullar, cinayetlerin zeminini hazırladı. Savaştan dönen erkeklerin çoğu travmalıydı, ekonomik sıkıntılar artmıştı ve aile içi şiddet yaygındı. Kadınların boşanma hakkı olmaması ve toplumsal baskılar, onları sessiz ama ölümcül bir direnişe yöneltti.
Cinayetler 1929’da tesadüfen ortaya çıktı. Yapılan soruşturmalar sonucu 26 kadın ve 2 erkek sanık olarak yargılandı. Bazı sanıklar idam cezasına çarptırıldı, bazıları ise ömür boyu hapis aldı. Ancak köydeki zehirleme vakalarının tamamının aydınlatılamadığı düşünülüyor.
Nagyrév’deki bu toplu cinayetler, “Dünyanın en büyük kadın kaynaklı seri zehirleme vakası” olarak kabul ediliyor. Bugün köy, bu karanlık geçmişiyle anılırken, olay kadın hakları, toplumsal baskı ve aile içi şiddet konularında hâlâ ibret verici bir örnek olarak gösteriliyor.