Birleşmiş Milletler Bağımsız Soruşturma Komisyonu, İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım işlediğini açıkladı.
Komisyon, 1948 Soykırım Sözleşmesi’nde tanımlanan beş fiilden dördünün işlendiğini ve bunların öldürme, ağır bedensel ya da ruhsal zarar verme, yaşam koşullarını kasten yok edici hale getirme ve doğumları önlemeye yönelik tedbirler olduğunu belirtti.
Komisyon Başkanı Navi Pillay, “İsrail’in Gazze’de soykırım işlediği açıktır, niyet Filistinlileri kısmen ya da tamamen yok etmektir” dedi.
Komisyon, İsrail güvenlik güçlerinin saldırılarını, sivillerin kitlesel ölümlerini, açlığa yol açan kuşatmayı, sağlık ve eğitim sistemlerinin yıkımını, cinsiyete dayalı şiddeti, çocukların hedef alınmasını ve dini-kültürel alanlara yönelik saldırıları inceledi.
Raporda ayrıca İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nın ihtiyati tedbir kararlarını görmezden geldiği vurgulandı.
Pillay, “İsrail uyarıları dikkate almadı, aksine neredeyse iki yıldır bu katliamı sürdürdü” ifadesini kullandı.
Komisyon, İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın soykırıma tahrik edici söylemlerde bulunduğunu ve İsrail makamlarının bunlara karşı hiçbir işlem yapmadığını kaydetti.
Devletin, hem soykırımı önleme hem de işlenen fiilleri cezalandırma yükümlülüklerini yerine getirmediği belirtildi.
Ayrıca İsrail’in açlık politikasına son vermesi, kuşatmayı kaldırması ve insani yardımın engelsiz şekilde ulaşmasına izin vermesi gerektiği ifade edildi.
İsrail ordusunun eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ise, İngiliz gazetesi The Guardian’a konuştu.
Halevi, Gazze’de iki yıla yaklaşan savaşta 200 binden fazla Filistinlinin öldüğünü ya da yaralandığını açıkladı.
Halevi, “bu nazik bir savaş değil, daha ilk andan itibaren eldivenleri çıkardık” diyerek İsrail’in 7 Ekim saldırısından çok daha önce sert bir çizgi izlemesi gerektiğini söyledi.
Bu sayı Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verileriyle neredeyse aynı ve uluslararası yardım kuruluşları tarafından güvenilir kabul edilse de İsrail makamları tarafından sık sık propaganda olarak nitelendiriliyordu.
Halevi, ordunun uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde hareket ettiğini savunsa da hukuk danışmanlarının hiçbir zaman kendisini ya da ekibini sınırlamadığını itiraf etti.
“Bir kez bile kısıtlanmadım. Askeri başsavcı bile buna yetkili değil” dedi. Ynet’in aktardığına göre Halevi, askeri hukukçuların esas işlevinin İsrail’in operasyonlarını dünyaya yasal görünecek şekilde savunmak olduğunu söyledi. İnsan hakları avukatı Michael Sfard, bu sözlerin hukukçuların yalnızca “mühür basan danışmanlar” haline getirildiğini gösterdiğini ifade etti.