Bristol Üniversitesi’nde müzik tutkunu bilim insanı Dr. Natalie Hyacinth; müziğin perde, tempo ve tonunun beyin üzerinde nasıl bir tat yanılsaması oluşturduğunu araştırdı. Sonuçlar oldukça çarpıcı: Müziğin beyinle “çoklu duyusal entegrasyon” yarattığı ve çikolata gibi tatlı yiyeceklerin daha yoğun algılanmasını sağladığı belirlendi.
Dr. Hyacinth’e göre, yumuşak ve major tonda besteler çikolatayı daha tatlı ve kremamsı, keskin notalar ise daha acı hissettiriyor. Hızlı ritimlerin ise tatlı değil, daha çok fast food türü yiyeceklere uyum sağladığı ifade ediliyor.
Araştırmanın ardından İngiltere’de ünlü çikolata markası Galaxy ile işbirliği yapan Hyacinth, “Sweetest Melody” adını verdiği 90 saniyelik bir eser besteledi. Şarkı, çikolatanın ağızda erime süresiyle senkronize olacak şekilde tasarlandı.
Galaxy’nin marka direktörü Romi Mackiewicz, amaçlarının çikolatayı “tüm duyulara hitap eden bir senfoniye dönüştürmek” olduğunu söyledi.
Bu girişim, müzik ve tat ilişkisinin ilk örneği değil. Daha önce İngiliz grup Marconi Union’ın bestelediği “Weightless” adlı 8 dakikalık ambient parça, bilimsel olarak kaygıyı yüzde 65 oranında azalttığı kanıtlanmış bir “ses sedatifi” olarak tanımlanmıştı.
Ayrıca bazı nörologlar, Johann Sebastian Bach’ın “Goldberg Variations” eserinin beynin derin odaklanma modunu tetikleyebildiğini de vurguluyor.
