Lotito’nun sıra dışı beslenme alışkanlığı ilk olarak 16 yaşında fark edildi. Doktorlar, onun midesi ve bağırsaklarının normalden daha kalın bir duvarla kaplı olduğunu, ayrıca sindirim sıvılarının olağanüstü güçlü olduğunu tespit etti. Bu sayede keskin metal parçalarını dahi vücuduna zarar vermeden tüketebiliyordu. İlginç bir şekilde muz gibi yumuşak yiyecekler ise ona mide yanması yapıyordu.
Gösterilerinde izleyicilerin gözü önünde metal ve cam yiyen Lotito; bisikletler, alışveriş arabaları, televizyonlar, yataklar ve hatta bir Cessna 150 tipi küçük uçağı parça parça yiyerek tarihe geçti. Bu uçağı yiyip bitirmesi yaklaşık iki yıl sürdü.
Tahminlere göre 1959 ile 1997 yıları arasında 9 tona yakın metal tüketti.
Lotito’nun tekniği ise oldukça ilginçti: Önce metali küçük parçalara ayırıyor, ardından mineral yağ ve bol su eşliğinde mideye indiriyordu. Bu yöntemle boğazına zarar vermeden yutabiliyordu.
Guinness Rekorlar Kitabı, ona “Dünyanın En Garip Diyeti” unvanını verdi. Ödül olarak verilen pirinçten yapılmış plaketi de hiç tereddüt etmeden yedi.
17 Nisan 2006’da, 55 yaşındayken doğal nedenlerle yaşamını yitiren Lotito, ardında şaşkınlık ve hayranlık uyandıran bir hikaye bıraktı.
İşte onun yedikleri arasında yer alan sıra dışı yiyeceklerden bazıları:
Michel Lotito’nun sıra dışı hayatı, edebiyata ve sanata da ilham oldu. Ben Sherwood’un “The Man Who Ate the 747” (747 Yiyen Adam) romanı ve Peter Pearson’ın “How to Eat an Airplane” (Bir Uçak Nasıl Yenir) adlı çocuk kitabı, onun hayatından esinlenildi…