60 yıl önce birden oluşan bu ada dünyanın tüm sırrını ortaya döktü

60 yıl önce birden oluşan bu ada dünyanın tüm sırrını ortaya döktü
Yayınlama: 13.10.2025 14:48
A+
A-

Surtsey, 14 Kasım 1963 sabahı İzlanda’nın güneyinde, bir anda deniz altı volkanının patlamasıyla oluştu. Patlamayı ilk fark edenler, İsleifur II adlı balıkçı teknesinin mürettebatı oldu. Önce yanan bir gemi sandıkları dev duman sütununun, gün ağardığında yeni bir kara parçasına dönüşümüne tanıklık ettiler.

Yalnızca birkaç hafta içinde denizden yükselen ada, 1 kilometreyi aşan genişliğe ulaştı; en yüksek noktasıysa 174 metreye kadar çıktı. İskandinav mitolojisindeki ‘ateş devi Surtr’dan esinlenilerek Surtsey (Surtr’un Adası) adı verilen bu yeni kara parçası, iki yıl süren volkanik faaliyetin ardından bugünkü şeklini aldı.

İNSANIN GİRMEDİĞİ DOĞAL LABORATUVAR

Oluşumunun ardından İzlanda hükümeti adanın bilimsel önemini fark ederek 1965 yılında Surtsey’i koruma altına aldı. O günden bu yana adaya yalnızcda belirli araştırmacılar ve çok sınırlı sayıda gazeteci, sıkı gözetim altında girebiliyor.

İzlanda Doğa Bilimleri Enstitüsü’nden coğrafyacı Olga Kolbrun Vilmundardottir, “Bu bölgede böyle bir olay 3 ila 5 bin yılda bir görülür. Surtsey, doğanın kendi haline bırakıldığında nasıl yeniden hayat bulduğunu anlamamız için paha biçilemez bir örnek” diyor.

ADIM ADIM YAŞAM BÖYLE GELİŞTİ

Adada ilk yaşam belirtileri, patlamadan yalnızca bir yıl sonra ortaya çıktı. Deniz akıntılarının taşıdığı deniz turpu bitkisi, 1964’te Surtsey’in kıyısında filizlendi. Ardından kuşlar da adaya gelmeye başladı.

1980’lerin başında martıların adada yuva kurması, ekosistemin kaderini tamamen değiştirdi. Kuşların dışkılarıyla taşıdığı tohumlar ve besinler, kısa sürede adanın bitki örtüsünü zenginleştirdi.

İzlanda Doğa Bilimleri Enstitüsü’nden botanikçi Pawel Wasowicz, “Darwin döneminden beri kuşların sadece etli meyve tohumlarını taşıyabileceği düşünülüyordu. Surtsey, bunun yanlış olduğunu kanıtladı. Buradaki tüm bitki türleri kuş dışkısıyla taşındı” diyor.

Sonraki yıllarda gri foklar da Surtsey’in doğal yaşamına katıldı. Katil balinalardan kaçan foklar, adayı güvenli bir sığınak olarak benimsedi. Fokların bıraktığı azot bakımından zengin dışkılar, bitki örtüsünün gelişimine katkı sağladı ve adanın ekosistemini daha da güçlendirdi.

DOĞANIN KENDİNİ İYİLEŞTİRDİĞİNİN KANITI

Bilim insanları, Surtsey’in 60 yılda geçirdiği bu dönüşümün, doğanın kendi kendini iyileştirme kapasitesinin bir kanıtı olduğunu söylüyor.

Wasowicz, “Yeterli alan tanındığında doğa her zaman geri dönmenin bir yolunu bulur, çoğu zaman da bunu beklediğimizden daha hızlı ve yaratıcı biçimde gerçekleştirir” diyor.

Ancak araştırmacılar, okyanus dalgalarının fokların üreme alanlarını aşındırmaya başladığı ve bu bölgelerin yüzyıl sonuna kadar yok olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Bugün Surtsey, çevre tahribatı yaşayan bölgelerin nasıl yeniden canlandırılabileceğine dair dünyadaki en önemli örneklerden biri olarak görülüyor.

Vilmundardottir, adanın önemini şu sözlerle özetliyor:

“Surtsey, İzlanda’nın insanlığa armağanı. Ana karada her şey insan eliyle şekillenmiş durumda. Ama Surtsey’de duyduğunuz tek şey kuş sesleri. Orada gerçekten doğanın kalbindesiniz.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.