Çocukkten oynadığı küreden ilham alarak dünyadaki 195 ülkenin tamamını gezmeye yemin eden 31 yaşındaki gezgin Alice Murphy, şu ana kadar bu hedefin 50 ülkelik kısmını tamamladı.
Özbekistan’ın turkuaz kubbeli camilerinden Avustralya’nın kızıl çöllerine kadar birçok yeri gören Murphy, bu 50 ülke içinde “asla bir daha görmek istemediği’ tek bir ülke olduğunu açıkladı: Katar.
Murphy, neden böyle hissettiğini detaylarıyla anlattı. Alice Murphy, Doha’yı “kendi şehri” gibi hissetmemesinin ilk nedeninin “sessizlik” ve “boş sokaklar” olduğunu belirtti.
Lüks Rolls Royce’lar ve kırmızı Maserati’lerin dolaştığı geniş bulvarların altını çizen Murphy, “Ancak yanlarındaki kaldırımlar bomboştu, çünkü Katar sokaklarında kimse yürümüyor” dedi. 30 derece sıcakta erkek arkadaşıyla yürüdüklerinde, karartılmış araba camlarından “şaşkın bakışları” üzerlerinde hissettiklerini anlatan gezgin, bir garsonun kendisine “Sürebiliyorsanız neden yürüyelim ki?” dediğini aktardı.
Murphy, bu “araba merkezli” kültürün, estetik açıdan etkileyici olan şehri “klinik” bir hale getirdiğini ve “gökdelenlerin etrafında çok az yaşam olan bir çöl denizine” dönüştürdüğünü hissettiğini belirtti. Sokaklardaki tek insanların ise başlarını güneşten korumak için bezle saran inşaat işçileri olduğunu ekledi.
Hayal kırıklığı, Doha’nın en gözde turistik yerlerinden biri olarak gösterilen ve 19. yüzyıla dayandığı söylenen geleneksel pazar Souk Waqif’te (Çarşı) de devam etti.
Kudüs ve Marakeş’in canlı pazarlarının aksine, buradaki kumtaşı ara sokakların o kadar modernize edildiğini hissettiğini belirten Murphy, “Burası steril bir Disneyland gibi hissettiriyor… Biraz ruhsuz” yorumunu yaptı.
Gezgin, benzer bir “distopik” manzarayı, 2022 Dünya Kupası için yaptırılan turist teknelerinin limanda atıl beklediği, bomboş limanda da gördüğünü ekledi.
Gezgin, Doha’dan 20 km uzakta, ülkenin ulusal amblemi olan “çapraz kılıçlar” şeklindeki ünlü Katara Kuleleri’nin bulunduğu Lusail’e geçti.
İki lüks otele (Fairmont ve Raffles) ev sahipliği yapan yapıdaki “gösterişin” şaşırtıcı olduğunu belirten Murphy, “Duvarlara 18 ayar altın gömülmüştü ve dünyanın en büyük (56 metrelik) avizesi parlıyordu. Göz kamaştırmak istiyorsanız, burası tam yeri” dedi.
Ancak Murphy, bu gösterişin ardındaki “gerçek yaşamı” merak ederek daha mütevazı konaklamalarına döndüklerini ve bu aşırı zenginliğin, hayatın gerçeklerinden kopuk olduğunu hissettiğini belirtti.
Katar’a kaçırılan bir bağlantı uçuşu nedeniyle “kazara” 24 saatliğine geldiklerini belirten Alice Murphy, aslında Orta Doğu’yu dünyada en çok seven gezginlerden biri olduğunu da itiraf etti.
Özellikle Doha’nın “taç mücevheri” olarak adlandırdığı, efsanevi mimar I.M. Pei tarafından tasarlanan İslam Sanatları Müzesi’nin “muhteşem” olduğunu ve olağanüstü bir koleksiyona ev sahipliği yaptığını vurguladı.
Ancak müzenin dört duvarı dışında Doha’nın kendisini “soğuk” hissettirdiğini belirten Murphy, “Belki de çölde bir safariye katılmak veya yerel bir ailenin gözünden görmek için daha fazla zamana ihtiyacım vardı” diyerek deneyimini özetledi.
Hala 195 ülkenin tamamını görme hedefi olduğunu belirten gezgin, bazı ülkelerin ise bir ziyaretten çok daha fazlasını hak ettiğini söyledi. İtalya, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda’nın manzaralarını; Özbekistan ve Filipinler’in ise “tanıştığı en nazik insanlara” ev sahipliği yaptığını belirtti.
Murphy, sözlerini şöyle tamamladı: “Her ülkenin eşsiz hikayeleri var, eminim Katar’ı sevecek birçok kişi vardır. Ama 195 ülkeyi gezme hedefiniz olduğunda, bir yerde çizgiyi çekmeniz gerekiyor.”